Bölüm 11

213 5 2
                                    

Baya geç geldiğinin farkındayım. Ama uzun bir bolum oldu. Yorumlarınız benim için önemli o yüzden bolum sonunda yapın lütfen. Voteleri de unutmayın

Multimedya Buğra

İyi okumalar :)

Bulutla geçirdiğim fazla heyecanlı günden sonra dağ evinde bir gün kalıp geri dönmüştük. Eve geldiğimizde Merve Bulut'lardaydı ve  beni resmen sorguya çekmişti. Ben her şeyi anlatırken o da ağzı kulaklarında beni dinliyordu. Biz odada dedikodumuzu yaparken evde Bulut veya Semih yoktu. Haftasonu olduğu için bende arayıp sormadım açıkçası. Ama akşam oldukça merak etmeye başlamıştım.

Merve'yle mutfağa geçip yemek yapmaya başladık. Ben makarna suyu koyarken o da patatesleri hazırlıyordu. Suyu kaynatıp makarnaları içine attığımda Merveye yardım etmeye başlamıştım. Kapı çaldığında Merve kapıya bakarken bende dikkatle patatesleri kızmış yağa atıyordum. Belimden dolanan büyük ellere bakarken boynumdaki öpücüklere anlam vermeye çalışıyordum. Boynumdaki dudaklar kaybolunca birden burnu ve dudakları saçlarımda gezinmeye başladı. "Bulut." dedim sakince ve Mervelerin görmemesini dilerken.

Sonra Semih'in elinde koz oluyor ve beni utandırıyordu. Herkesin içinde. Patatesler ben hazırım diye bağırırken Mervenin önceden hazırlamış olduğu köftelerin yanına kızarttığım patatesleri koydum. Merve de makarnayı süzüyordu. Sonunda Bulut arkamdan çekilmiş salonda yayılıyordu.

Dört tabak ve çatal bıçak çıkartıp özenle koyduğumda  Mervede Bulutları yemeğe çağırıyordu. Semihten açlık nidaları yükselirken bende servis yapıyordum. Yemeğimizi yedikten sonra mutfağı toplamış içeride film izliyorduk. Daha doğrusu onlar izliyor bende fazlasıyla eksik olduğum konuları tekrar ediyordum. Bulut ise çok düşünceli gözüküyordu açıkçası bu kadar neyi düşündüğünü merak ediyordum. Ne kadar gidip koynunda uyumak istesemde şu lanet konuları bitirmem gerekiyordu. Yarın okul olduğu için hızla bitirmeye çalışsamda pek başarılı olduğum söylenemezdi.

"Simay," Kafamın altında sert zemini hissederken başımda adımı sayıklayan kişiye lanet ettim. Şurada uyuyoruz değil mi?! Birden gözlerimi açtığımda kitabın üzerinde yattığımı fark ettim. Başımda dikilenin de Bulut olduğunu. Ağzımdaki salyaları toparlayıp kafamı kaldırdım. "Uyuya kalmışsın. Kalk haydi." dedi ve hiçbir şey söylemeden gitti. Sadece gitti. Yine mi başlıyorduk.

***

Alarm! Lanet alarmalar ve lanet olası okul! Elimle alarma uzanıp sert bir yumruk indirince sessizliğe alışmamış kulaklarım zonkluyordu. Yorganın altında debelenip yatakta oturdum. Kendime geldikten sonra  banyoya ilerleyip yüzümü ayılana kadar yıkayıp dişlerimi fırçaladım.

Odama tekrar gelip üzerimi giyinip çantamı hazırladım ve aşağı koşarak indim. Herkes aşağıda hazırlanıyordu ben hazır olduğum için botlarımı giyip ince ceketimi üzerime aldım. Hava oldukça sıcaktı. Herkes arabada ki yerini alınca hareket ettik. Yolculuk sırasında kimseden çıt çıkmamış, sakin ama sıkıcı bir yolculuk olmuştu. Okul görününce emniyet kemerimi çözüp herkesten önce inip okula ilerlemeye başladım.

Kısa süreliğine gözler bana dönse de kızgın bakışlarımı takınarak herkesi önüne döndürmeyi başarmıştım. Önce sınıfa gidip çantamı yerleştirdim ardından. Merve'yle kantine çıktık. Bana bir kahve almasını rica ettiğim Merve dönerken ondan önce sandalyede birisi belirmişti. Ben bu çocuğu bir yerden tanıyordum. Ama nereden?

TESADÜFTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang