Sıla Hanım konuşamadı. Ne söylenirdi ki zaten? Sustu, gülümsedi ve iki damla göz yaşına izin verdi.

Bu delikanlı kızını çok sevmişti. Çok ve güzel.

"Bayıldın oğlum. Neden olabilir bu? Ellerinin üstü de parçalanmış."

"Ellerim soğuktan çatlıyor Sıla Teyze. Heyecandan bir şeyler yemedim ondan oldu galiba."

"Onur. Ellerinin üstü çatlamadı. Parçalandı. Anlat bana hadi."

"Ben. Ben ringde dövüşüyordum arada."

Aceleyle topladı cümlelerini Onur. Telaşlı bir şekilde söyledi Sıla Hanım'a.

"Ama artık bıraktım. Dün bıraktığımı söylemek için gittim hatta. O yüzden böyle oldu ellerim. Çıkarken saldırdılar Sıla Teyze ben bir şey yapmadım. Sadece söyleyip çıktım. Artık tek başıma yaşamayacağımın farkına vardığımda vazgeçtim ben bu işten."

Sıla Hanım, Onur'un telaşına bakıp merhametli sesi ile konuştu.

"Oğlum ben seni anladım. Telaş etmene gerek yok. Hatta sevindim çünkü kızımı böyle güzel seven ve korumaya daima hazır bir delikanlıya emanet ediyorum."

"Sıla Teyze ben gerçekten özür dilerim."

"Neden?"

"İstemenin ortasında bayıldım. Mustafa Amca bir şey dedi mi?"

"Hayır hayır. İyi olduğunu öğrenene kadar telaşlıydı hatta."

Onur başını salladığında Sıla Hanım oturduğu koltuktan kalktı ve dışarı çıktı.

"Sen dinlen, ben seni yalnız bırakayım."

"Teşekkür ederim."

Dışarı çıkan Sıla Hanımdan sonra Onur başını yatağın başlığına yasladı.

Her şeye rağmen mutluydu.

Yandaki komodinin üzerinde, çerçevenin içindeki fotoğrafa gitti bakışları. Gülşah ve Arsan vardı.

Eline aldığı zaman önüne getirdi çerçeveyi. Parmaklarını fotoğraftaki Gülşah'ın yanaklarında gezdirdi. Sevdiği çok güzel gülümsemişti burada.

Telefondan saate baktığında namaz'a az kaldığını gördü. Abdest almak için yataktan indi. Karnının acısı biraz hafiflemişti. Odadan çıktığında herkesin girişte beklediğini gördü Onur. İlk önce Arsan geldi yanına.

"İyi misin? Korkuttun bizi aslanım."

"İyiyim abi."

Sırayla Mustafa Bey, Osman Amca ve Demir de sorduktan sonra içeri gitmişlerdi.

Gülşah'ı gördü hepsinden sonra. Endişeli görünüyordu. Gözlerini kaçırarak bakmamaya çalışıyordu ama merak da ediyordu nasıl olduğunu.

Onur, onun bu halini anladı ve gözlerini bir kere kapatıp gülümsedi. Ardından lavaboya girdi.

Abdestini alıp çıktığında tekrar odaya döndü. O sıra ezan okunmaya başladı. Seccadesini yere serip ezanın bitmesini bekledi. Bittiği zaman da namazına başladı.

Bitirdiğinde huzur doluydu içi. Namaz kılmayı çok seviyordu Onur. İçini dolduran bu hissi benimsemişti.

Duasını da ettikten sonra ayağa kalkıp seccadesini katladı ve kaldırdı. İçeride oturanların yanına gittiğinde koyu bir sohbet başlamıştı.

🍒🍒🍒

Salonda ve Gülşah'ın odasında konuşulan konular benzer konulardı. Erkekler Onur'un nasıl hissettiğini sormuştu önce. İyi olduğunu söyledikten sonra beyler de ikna olmuştu kendilerince ve mevzu nikaha gelmişti. Kızların arasında konuşulan konu ise bunun bir benzeriydi.

"Kızım anlaşılmayacak ne var Allahını seversen. Nasıl anladın diyoruz, bundan sonra ne olacak diyoruz. Nikah diyoruz pasta diyoruz sen diyorsun ki 'ne?'. Kendimi hop diye yataktan aşağı bırakacağım şimdi."

Yataktan aşağı bakan Umay arkadaşlarına döndü tekrar.

"Bırakmam. Vazgeçtim. Şimdi düşünce omzum falan acır hiç uğraşmayalım. Hadi Gülşah."

"Bildiğiniz şekilde işte kızlar."

"Bizim bildiğimiz Mavi Ablalar ile konuşup emin olduğun sonra o da Arsan Abiyle konuşmuş zaten daha sonra da Sıla Teyzelere açmışsın. Bir dakika. E biz biliyormuşuz ki zaten."

Gülşah güldüğünde Rümeysa, Umay'ın kafasına geçirmişti bir tane.

"Niye vurdun şimdi bacım?"

"Bozuk televizyonlar karıncalı ekran gösterince vuruyorlar ya hani ben de sana vurayım bir tane düzelirsin dedim. Ve düzeldin."

"Mantıklı. Sorgulamıyorum. Çünkü sorgulamamız gereken başka bir konu var."

"Neymiş?"

"Biz ne giyeceğiz ey mümine bacılarım? Gülşah seninkisi basit zaten gelinlik giy çık mis gibi."

"Gelinlik nereden çıktı? Ne zaman olacağı bile belli değil daha."

Biz Umay ile konuşurken Rümeysa sessizce bir yerlere dalmış gibi görünüyordu. Koluna dokunduğumda bana baktı tebessümle.

"Ne oldu kuzum? Dalgınsın."

"Benim aklım sizin, enişteyle tanışmanıza gitti. O yüzden daldım. Sen şal almak için yazdın. Sonra o kişi bizim enişte çıktı. Böyle başladınız. Daha dün gibi."

"Halbuki 10 ay oldu. Vay be."

"Başlarda ne kadar köpürüyordun hatırlıyor musun?"

"E ama haklıydı."

"Doğru. Sonradan nasıl ilerledi hiç tahmin etmezdim."

"Ben de. Yazar yazar vazgeçer diyordum aslında ama öyle olmadı."

"Nasıl bir vazgeçmemekse evliliğe doğru gidiyorsunuz hayırlısıyla."

Gülşah gülümsedi. Onur vazgeçseydi bu noktaya gelmezlerdi belki de. Belki başka bir şekilde karşılaşırlardı. Bilinmez.

Şimdiye kadar çok mesafe aştık. Yolun sonu hâlâ görünmüyor. Ama biz yürümeye devam edeceğiz İnşaAllah.

Geldiğimiz yer son değil. Yeni bir başlangıç aslında. Çiftimiz yepyeni bir adım atıyor. Ve bu adım yeni bir hayatın habercisi.
____________________________________

-bölüm sonu

Selamunaleyküüm

Nasılsınız bakalım? Ben iyiyim Elhamdülillah.

Bölümü nasıl buldunuz?

Kabul. Biraz veda konuşması gibi oldu ama yeni bir başlangıç yapıyoruz hakikaten. Duygulandım 🙈 (Daha dün atışıyordunuz annem siz, ne ara evliliğe yürümeye başladınız)

Onur? 💚

Gülşah? 💙

En baştaki rüya?

Sıla Teyzemiz? ♥️

Anılar anılar. Mazinin rüzgarında dolandık hafiften 🍒♥️

Allah'a emanet olun Vişnelerim 🍒♥️

~yenibaşlangıçlarvişnelerolmadanolmaz

Vişne | TextingWhere stories live. Discover now