Mert gülümseyerek, "Sahi, babanızı daha önce hiç görmedim ama adını çok duydum. Soykan Yapı İnşaat'a çok fazla yardımı dokunmuş... Serbest mi çalışıyor?" diye sordu. Başımı onaylarcasına sallarken, "Evet, aslında kendimize ait bir şirketimiz var ama uluslararası olduğu için babam da genellikle yurtdışında bulunuyor," dedim.

"Neden kendi şirketinizde değil de, Soykan Yapı İnşaat'ta çalışıyorsunuz? Oysaki bölümünüz babanıza destek olmanız için ideal değil mi?" dediğinde, hafifçe gülümseyerek Mert'in gözlerine baktım. Söyledikleri çok mantıklıydı, babamın yönettiği üç büyük ticaret şirketi varken neden Soykanlarla çalışıyordum?

Derin bir nefes alarak, "Babamla aram pekiyi değildir, bu yüzden Aras Bey'den beni işe almasını rica ettim... Aldı ve biraz da abartıp bana özel oda bile ayarladı bu yüzden şirkette kimseyle sohbet dahi edemiyorum," diye söylendim. Amacım konuyu dağıtmaktı çünkü Mert'in bu mantıklı yaklaşımı adam akıllı bir yalana ihtiyaç duyduruyordu.

Bu sırada bir kadın elinde iki tane kocaman dürümle masaya geldi. Güler yüzü, tombul yanaklarıyla oldukça tatlı görünüyordu ve yazmasının içine tıkıştırdığı kırmızı veya turuncu olan saçları sıcaktan dolay alnının kenarlarına yapışmıştı. Kollarını iki yana açarak dürümlerimizi uzattığında, gözlerimi kırpıştırarak, bir dürümlere bir Mert'e bir de kadına bakıyordum. Hızır gibi yetişmişti.

"Ee, hadi alın gari," dediğinde hafifçe gülerek elinden dürümü aldım ve kadına baktım. Kadın bir Mert'e bir de bana baktığında şaşkınca kaşlarını kaldırdı ve "Gız, sen nassı yiyeceğin onu," dedi. Konuşmasını garipseyerek kısa bir an kaşlarımı çattım ardından, dürümden kocaman bir ısırık alarak ağzımdaki lokmayı hızla çiğnedim ve "İşte böyle," dedim gururla.

Kadın tombul elini çıplak koluma değdirdiğinde sıcaklığını hissederek gülümsedim ve kadına baktım. Kadınsa, "Mert oğlum bak bu gız iyi, geçen o su fırlatan da neydi öyle? Cazgır cazgır," dediğinde Mert bir yudum su içip kadına döndü ve "Nergis abla, o benim ikiz kız kardeşimdi," dedi gülerek.

Adının Nergis olduğunu öğrendiğim kadın bir kez daha şaşkınca kaşlarını kaldırırken, "İkizmiş. Heç benzemeyodunuz, sen melek o şeytan her hal," dedi ve "Afiyet olsun," diyerek yanımızdan ayrıldı. Gülerek Mert'e dönüp, "O neydi gız?" dediğimde Mert gür bir kahkaha atarak bana baktı ve "Çok garip bir ağzı var, öyle değil mi?" dedi, dürümünden bir ısırık daha alırken. Başımı aşağı yukarı sallayıp, "Aslında çok garip değil biraz Ege ağzı biraz da Trakya ağzı karışımı gibi olmuş," diyerek, elimde tuttuğum kolum kadar uzun olan dürümü yemeye koyuldum.

Dürümlerimizi yerken sessizleşmiştik, bu süre zarfı içerisinde aklımdan olabilecek konuşmaları geçiriyordum. Sorabileceği şeyleri ve verebileceğim cevapları düşünürken ayranımdan bir yudum alarak Mert'e baktım. Gözleri çaprazımızdaki masaya takılıp kalmıştı, kaşları çatıktı.

Kaşlarımı kaldırarak ona baktığımda, bıkkın bir tavırla bana dönerek, "Şu heriften hiç haz etmiyorum," diyerek söylendi. Fark ettiğimi belli etmemek için etrafıma bakındıktan sonra ağzımdaki lokmayı hızla çiğneyerek, "Kimden?" diye sordum. Çenesiyle Berk'i gösterdiğinde bize bakan Berk'e göz ucuyla bakıp önüme döndüm ve "Neden?" diye sordum.

"Garip bir şeyler var herifte, ne zaman göz göze gelsek gözünü benden almıyor. Hayır, yanındaki şu sarışın hatunla gezmese erkekliğinden şüphe edeceğim," dediğinde gözlerimi kısıp Mert'e baktım, içimden 'Sanki sende garip bir şeyler yok,' diye geçirirken, "Uzun zamandır göz göze geliyorsunuz sanırım?" diye sordum.

Başını öne doğru sallarken dürümünden bir ısırık aldı ve birkaç yudum ayran içtikten sonra, "Yaklaşık bir yıldır," dediğinde omzumun üstünden Berk'e bakıp gözlerimi kıstım. Berk bana kaşlarını kaldırarak omuz silktiğinde dişlerimi sıkarak Mert'e döndüm.

YERALTIМесто, где живут истории. Откройте их для себя