Adem Oğlu

40 5 9
                                    


 Çimlerin kokusu burnuma dolarken ayak sesleri duymaya başlamıştım. Herkesin uyuması gerekmiyor muydu? Bir saniye bunlar koşma sesleri. Neler oluyor? "AH!" Bu Mantar Avcı'sının sesi mi?

Hızla yerimde doğrulup gözlerimi açtığımda ormanda sentorların yanında olmak yerine beynime dolan görüntüler gözümün önünden geçiyordu. Bir çocuk, genç. Telmarin. Uzun, siyah saçları var, kılıç kullanıyor. Biriyle mi dövüşüyor? Ha-hayır. Bu askerler? Telmarin askerleri! Porsuk neden o çocukla? Nikabrik de orada. Peki ya Reepicheep? Bir saniye gökyüzünü görüyorum. Yıldızlar! Yıldızlar kehanetteki gibi dizililer. "Linein." Aslan!

Bir anda çok tüm ormanı inleten bir boru sesi duyuldu. Görüm yavaş yavaş yok olurken büyük bir sarsıntıyla uyandım. Etrafıma baktığımda zaten herkes kalkmış hatta çoktan tartışmalara başlanmıştı. Borunun sesi gerçek olmalıydı.

"Linein!" Reepicheep'in sesiyle hızla ayağa kalktım. "Sen de duydun mu?" Kafamı salladım. Tam olarak neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Kraliçe Susan'ın borusu!" Sentorlardan biri bağırdığında gördüklerim bir kez daha gözümün önünden geçtiler. O bahsedilen Adem Oğlu görümdeki çocuk olabilir miydi? Peki ya Porsuk. Nikabrik ve Reepi? Onlar neden oradaydı? Uyanmadan önce Aslan'ın bana seslendiğini duymuştum. O kadar uzun zaman olmuştu ki o yumuşak, tok, narin sesi duymayalı içimin titrediğini hissettirmişti bana. Serap olup olmadığından tam olarak emin olmasam bile Kraliçe Susan'ın borusu tüm ormanda yankılandığına göre doğruydu. Kehanetin zamanı gerçekten gelmiş olabilir miydi?

Bir an önce herkesi uyarmalıydım. Ama önce görümdeki şeyin gerçekleşmesini sağlamalıydım. Reepi'nin bir sebepten orada olduğunu biliyordum. Nedenini bilmesem bile onu oraya göndermeliydim. "Reepicheep?" Reepicheep hemen bana döndü ve yanıma geldi. Ben de yere eğildim.

"Kahin, dedikleri doğru mu?" Kafamı salladım. "Borunun sesi duyulmadan önce imgeler gördüm Reepi."

Şaşkınca bana baktı. "Yani kehanet gerçekleşiyor mu?" Kafamı salladım.

"Eğer görümdeki Adem Oğlu boruyu çalmışsa bir an önce ona yardım etmelisin." Hemen hazır pozisyona geçmişti bile.

"Ben mi? Emin misin?" Gülümsedim.

"Evet Reepie. Orada olmalısın. Onlara yardım edeceksin, nedenini tam olarak göremedim ama Porsuk yaralanacak. Telmarin askerleri etraflarını sarmış durumda. Onlara yardım et Reepi!"

"Telmarinler." Sinirli bir şekilde konuşmuştu. Önce bana sonra tartışan sentorlara baktı. "Şimdi mi?" Kafamı salladım.

"Şimdi gidersen tam zamanında yetişirsin." Kafasını emin bir şekilde salladı.

"Ben buradakileri hallederim. Git şimdi!" Biraz ilerledi ve küçük bir tereddütle baktı. "Git!" Çalıların arasında kaybolduğunda ayağa kalktım.

Narnia'lılar boruyu çalanın kim olduğunu tartışıyordu. Baş Sentor ise onları sakinleştirmeye çalışıyordu. Yanlarına gittim. Baş Sentor beni görünce sıcak bir gülümseme ile karşıladı. Kalabalık ben gelince durulmuştu. "Neler oluyor?" Diye sordum hem babama – Baş Sentor- hem de Narnia'lılara bakarken.

"Boruyu kimin çaldığını merak ediyoruz leydim!" Kalabalıktan bir ses yükseldiğinde oraya döndüm. "Kehanet gerçekten gerçekleşiyor mu!?" Bir ses daha duyuldu kalabalıktan. "Aslan gelecek mi?" Bu son soruyla elimi kaldırdım. Herkes bir anda susmuştu.

"Kraliçe Susan'ın borusu duyulmadan önce bir görü gördüm. Eğer görümdeki çocuk boruyu çalan ise..." Elimi indirdim. "Evet kehanetin gerçekleşme zamanı gelmiş demektir." Bir anda kalabalıktan fısıltılar yükselmeye başlamıştı. Herkes merakla sorular soruyor ve cevap bekliyordu. Maalesef ben de en az onlar kadar bilgisizdim bu konuda.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 18, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Aslan'nın KızıWhere stories live. Discover now