4.BÖLÜM: "Bataklık Gözlü"

Start from the beginning
                                    

Selma hanım, hiranın alttan ördüğü ama öndeki perçemlerinin sürekli hareket ettiğinden yüzüne dökülen saçlarını sevgiyle okşadı.

"Hayırlısı neyse o olsun, kızım. Allahım olması dahilinde mutluluk nasip etsin." Diye dualar okudu selma hanım.

Hira, 'âmin' diyerek çayından bir yudum daha aldığında bardağının içindeki çayın neredeyse hepsini bitirdi. Selma hanım, kızın saçlarını son kez okşayıp, "Hadi seni fazla tutmayayım. İşin gücün çoktur şimdi senin." Dedi.

Hira, gülümsedi. Oturduğu koltuktan kalktı. Dibinde konuk ettiği çantalı poşeti de aldığında kadına, "Nasıl verdiysen öyle getiririm selma teyze. Hakkını helal et. " dedi.

Kadın içtenlikle gülümsedi.

"Ne hakkı kızım? Ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa bana gel. Sakın çekinme."

Hira, mahçupça gülümsedi. Dış kapıya ilerledi. Ne kadar itiraz etse de kadın onu bahçe kapısının dışına kadar geçirdi.

"Görüşürüz." Dedi hira.

"Görüşürüz, yavrum."

Hira elindeki poşeti sıkı sıkı tutarak ardında evine ilerleyen bir kadın bırakarak ilerlemeye başladı. Çamur olan bazı alanlardan yandan geçerek yürürken ıraz hanıma cezve almasını söyleyeceğini kafasına yazdı. Kendi cezvelerinin birkaç gün önce sapı kırılmıştı ve hira son anda bunu hatırladığı için kendini evden dışarı atmıştı. Başta müjdenin evine gidecekti ama onlara daha fazla yük olmamak için selma hanımlara geldi. Niyeti bir cezveyken kadın iki cezvesini çıkarıp ona vermişti. Hiçbir şey tam olarak belli değildi ama olurda bir şeyler olursa onca telaşın içinde cezveleri unutmak istemiyordu hira.

Olmazsa da yine geri verirdi nasıl olsa.

"Hira, abla!"

Beklemediği sesle irkildi genç kız. Bedeni adının seslenmesiyle istemsizce durduğunda biraz önce seçemediği ses yüzünden etrafına merakla bakındı. Yoldan geçen birkaç kadından başka bir şey göremezken ikinci defa ismi seslenildi.

Hira bunun bir çocuk sesi olduğunu seçebildiğinde düşünceleri yüzünden biraz önce nereden geldiğini bilmediği sesin yan tarafindaki bahçeli evden geldiğini hissederek başını sağına çevirdi.

Önünde durduğu bahçeli evin daha önce amcasının oğlu mehmet yüzünden evlerine gelen sadık amcanın evi olduğunu farkettiğinde gözleri kapı girişinde toplanan kalabalığı seçti.

Tam o anda genç kız, tüm bakışların onda olduğunu gördüğünde, gözleri daha önce görmediği yabancı siluetlerde umursamaz bir merakla gezindi. Sadık amca, eşi de dahil çocuklarının ve gelinlerinin toplandığı kalabalık ve bir grup yabancı insanlardan gözünü çektiğinde kaşlarının çatıldığını bilmiyordu.

'Onlarda kim' diye düşündüğü an göz göze geldiği ve ona garip garip bakan sadık amcaya başını eğerek selam verdi. Aynı selamı tutukta olsa aldığında gözleri babasının yanında duran ve ona seslenenin küçük firat olduğunu gördü. Sadık amcanın torunu fırat.

Çocuk hiraya hevesle el sallarken, bir anda olmayacak bir şeyi var gücüyle bas bas bağırdı. Hira duyduklarıyla bir anda önce şaşkınlıkla dikkat kesildi, Sonra Öylece kalakaldı. Gözlerini ona neşeyle bakan çocuktan bir an bile çekemeden anlamsızlıkla yutkunduğunda neyle karşı karşıya kaldığını seçemedi

"Hira abla, senin kocan geldi! Sonra seni istemeye geleceğiz."

Yerin dibine nasıl girilir diye düşündü kız. Bariz bir beklememişlikle kaşları kalktı, yeşil irisleri genişledi. Ne diyeceğini bilemeyerek önce ona dik dik bakan sadık amcaya, sonra gizlediği gülüşüyle izleyen karısına ve onu izlediğini farkettikleri yabancılara kaçamak bakışlarla baktı.

Oluru Var mı?Where stories live. Discover now