》beni seviyor..

Start from the beginning
                                    

Yol boyu adamın lise anılarını dinleyip, kendimi cam açma tuşuyla intihar etme çabalarımın sonuna geldiğimde, arabadan inmeden önce teşekkür etmiştim.
Kafam kazan gibi oldu, içimde kurduğum bütün diyalogları unuttum resmen ya.

Senin ben lise anılarını kolajlayayım göt herif.

Yoongi hyungun evinin önüne geldiğimde, derin derin nefesler alıp vermiş ve ciğerimi tazelemiştim. Saçlarımı da dağıtarak bahçe kapısından içeri girdiğimde, ilerlemiş ve demir kapının önüne gelerek tıklatmıştım.

Çok geçmeden üzerinde siyah renkli bir kazak ve siyah eşofmanıyla Yoongi hyung açtığında ikimiz de aynı anda şaşırmıştık. Onu neredeyse ilk defa bu denli spor kıyafetle görüyordum.
Yanlış anlamayın, hâlâ o kadar yakışıklı ki tam şurada boşa-

Tekrardan iç sesimi susturarak bana bakan Yoongi hyungta gözlerimi birleştirdiğimde, yüzündeki gülümsemeyi çok geç fark etmiştim. Ama bu o kadar yıkık bir gülümsemeydi ki, dudaklarından kopup göz altındaki morlukları çok geç fark etmemi sağlamıştı.

"Jungkook, hoş geldin. İçeri gelmek ister misin?"

Yavaşça kafamla onayladığımda, kenara çekilmiş ve bana yol vermişti. Temkinli adımlarımla içeri girip koridorda beklemeye başladığında, o da kapıyı kapatmış ve iki adım ötesinde duran bana doğru yaklaşmıştı.
"Salona geçmeyecek misin? Kendime kahve yapacaktım, sana da-"

"Hyung. Kahveni içmeye gelmedim. Yani.. belki daha sonra ki günler olabilir."
Onun lafını kesmemle hafif bir şekilde kaşları çatılsa da, kendini toparlamış ve ellerini iki yana açmıştı.

"Peki. Burada konuşalım o hâlde."

Birşey demeden onda olan gözlerimi kaydırmamış ve devam etmiştim.
"Hayatımda hiç birisi için uykumdan olmadım. Veya birisi için yollarda dertlice de dolaşmadım. Gereksiz bulurdum. Ama sen, benim ağzıma sıçtın. Üstelik birkaç günde."

Şaşkınlıkla suratıma bakarken, oflamış ve saçlarımı geriye atarken devam etmiştim.
"Hyung bak. Ben zor kapılırım, anlıyor musun? Beni.. bir bokmuşum gibi davrandığın zamanlar aslında kendine çekiyordun. Alınmıştım ilk zamanlarda, herkese sakin ve içten davranıp beni yok saydığın günlerde. Ama sonra bunun özel olduğunu, böylesinin daha güzel olduğunu falan düşündüm kendi çapımda. Ve sana daha çok yaklaştım. Aramızda bir dostluk kurmaya çalıştım, sen benden kaçsan da.. ben seni bulmaya çalıştım.."
Ona doğru yaklaşıp aniden kazağının yakalarını tuttuğumda, yutkunmuş ve birşey demeden hareketlerimi izlemeye devam etmişti.
"Seni sevdiğimi kendi içimde kabullenmeye çalışırken, sen bir anda çıktın ve benim.. eski sevgiline benzediğimi söyledin. Bunun üstüne, beni sevdiğini de söyledin. Ben düşündüm ve, beni eski sevgilin olarak gördüğün için sevdiğini kendime anlattım. Aklımı o kadar karıştırıyorsun ki.."

"Ben seni, o gibi olduğun için sevmedim. Olduğun gibi davrandığın için sevdim. Sen Jungkook'sun. Asla bir başkasına olan arayışı seninle doldurmaya çalıştığımı falan düşünme. Çünkü bu beni yaralar."

Kaşlarım havalandığında, yelkenlerimin bir anda kaybolduklarını hissettim. Bu kadar mıydı?
Beni.. Jungkook'u seviyor.

"Beni seviyorsun."
Yüzümde oluşan hafif bir gülümsemeyle konuştuğumda, o da gülmüş ve beni onaylamıştı.

"Evet, seni seviyorum."

Aniden aramızdaki mesafeyi, belimden çekerek kapattığında, dudaklarıma ulaşmış ve geçen sefer iyi tadamadığım duygularımı yeniden harekete geçirmişti.
Yakasında bulunan ellerim gücünü kaybederek düşerken, hızlıca toparlanmış ve yüzünü ellerim arasına almıştım.
Kafamı eğerek daha iyi bir açı oluşturduğumda, dilini dudaklarım arasından yollayarak daha etkili bir öpüşme başlatmıştı.

Model | vminWhere stories live. Discover now