35.Bölüm

1.6K 102 36
                                    

 ϟ Biliyorum önceki bölüm karışıktı ama bu bölüm ve sonraki yayınlayacağım bölümler öyle olmayacak. İyi okumalar!

»  Son 5 bölüm! 

Medya: Dylan O'Brien ve Harry Styles :3

Vote ve yorumunuzu bekliyorum! :3

“Sakin ol Selena, lütfen.” Diye yalvardım, onu tutmaya çalışırken. “Bırak beni Heaven, onu öldüreceğim!” diye bağırdı halsiz haliyle. Bir anda karnına giren ağrıyla karını tuttu ve yere yığıldı. “Selena!” diye bağırdım ve onu kollarım arasına aldım. Kollarımdan destek alarak bana tutundu ve ayağa kalkamaya çalıştı. Onu engelledim, fazla yorulmuştu. Dylan denilen adam –onu tanımıyordum-, yardım etmek istercesine bize eğildi.

Selena’yı ondan uzaklaştırdım. Kaşlarını çatarak bana baktı. Kafamı olumsuz anlamda sallayarak uzaklaştırmaya devam ettim. Selena ise ağlıyordu, halsiz bir şekilde. “Bırak da yardım edeyim, benim işim bu.” Dedi Dylan ve Selena’yı ona teslim etmek zorunda kaldım. Tam anlamıyla değil, sadece bileğine dokundu ve nabzını ölçtü. “Onu odasına götürmeliyiz.” Bu Dylan iyi miydi, yoksa kötü müydü çözemiyordum. Hem Selena’ya zarar veriyordu, hem ona yardım ediyordu. Anlayamıyordum… Kollarımız arasına aldık ve yavaşça kaldırdık. Yerde gördüğüm kırmızı sıvıyla gözlerim kocaman açıldı. Dylan’a telaşla bakış attım. Selena’ya ne oluyordu? Tanrım.. lütfen o ve Küçük Malik’e bir şey olmasın, lütfen…

Dylan, Selena’yı kucağına hızla aldı ve odasına doğru koşmaya başladı. Neler olduğunu anlayamamış bir şekilde peşlerinden koştum. Zayn’in nerede yattığı, durumunun nasıl olduğu, Selena’ya ne olduğu, Küçük Malik’e ne olduğu, diğer çocukların nerede ve başlarına ne geldiği hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Şuan tam anlamıyla; beynim durmuştu. “Ona ne oldu? Neden kan vardı orada?” diye sordum Dylan’a telaşla, Selena’yı yatağına yatırırken. “Fazlasıyla yoruldu. Rahimi açılmaya başlıyor, bu da demek oluyor ki, doğuma az kaldı. Birkaç haftaya doğum gerçekleşebilir. Onun fazla bir zaman dinlenmeye ihtiyacı var.” Diye açıkladı. Onu dinlerken, gözlerim dolmaya başlamıştı. Hızla Selena’nın elini tuttum ve gözyaşlarımla beraber eline küçük bir öpücük bıraktım.

Harry’nin Ağzından;

“Çocuklar! Zayn, burada!” diye bağıran Louis’nin sesine doğru gittik. Zayn, yatakta baygın bir şekilde yatıyordu. Gözlerinin altı morarmıştı ve korkunç görünüyordu. Hani depresyona girip, kendine zarar veren insanlar vardır ya, hah, işte öyleydi durumu. Dudakları, tırnakları, gözaltları, mosmordu. Elleri titriyor, üşürmüş gibi bir hali vardı. Onu bu şekilde gördüğümüzde içimiz acıdı. Kardeşimiz perişan bir halde hastane yataklarında yatıyordu. O hiçbir zaman böyle bir duruma düşmemişti. Bu sefer onu üzen çok büyük bir şey olmalıydı ki, bu kadar hırpalandı ve canı yandı.

Onun adına çok üzülüyorduk. Çektiği acıları biz çekiyormuşuz gibi yüzümüzü ekşittik onu görünce. Acınası durumdaydı… “Dostum…” diye fısıldadım başının ucunda. Beni duymasını umut ediyordum. “Kalk hadi Zaynie, biz geldik.” Dedi Louis. Sesi o kadar tuhaftı ki; kırılmış, üzülmüş, perişan olmuş gibiydi… Eğlence manyağı Louis’nin yerine, sanki anne-babasını kaybetmiş bir Louis gelmişti. Haklıydı, Zayn bizim ailemizden biriydi. “O neden bu halde?” diye sordu Niall, kaşlarını çatmış bir şekilde vücudunu izlerken. Liam serumuna yaklaştı ve kontrol etti. Ardından damarına parmağını bastı ve sonra şah damarına… Her şey normaldi. “Ona yan etki yapacak bir şey olmuş olmalı.” Diye mırıldandı. Bakışlarını odada gezdirmeye ve odanın içinde turlamaya başladı.

Parmakları çenesinin altında, düşünüyordu. Bir aşağı, bir yukarı adımlarken bir anda durdu. Yere eğildi ve bir şey aldı. Onu kolayca görebilmek için başımı havaya kaldırdım. Elindeki şeyle bize yaklaşırken, gözleri korkuyla açılmıştı. Elindeki her neyse, onu hem sinirlendirmiş, hem de telaşlandırmıştı. “Ç-çocuklar…” diye kekeledi. “Ne oluyor, Liam?” diye sordum şaşkınca. Bir şey söylemedi ve direkt olarak Zayn’in yanına gitti. Kolunu açtı ve damarının üzerinde parmağını gezdirdi. Damarının üzerinde iz vardı, iğne izi. “Biri… Biri Zayn’e iğne yapmış!” diye bağırdı. “Ne? Tanrım, lanet olsun! Bunu kim yapar ki? Hangi aptal doktor?!” diye bağırdım.

“Harry, sakin ol.” Dedi Louis, beni sakinleştirmek için. “Sakin olamam Louis, anlıyor musun? Bunu hangi doktor yaptıysa, onu öldüreceğim!” diye bağırdım tekrar. “Hangi aptal bunu yapar ki?!” diye bağırdım son kez. Ve işte o an kapı açıldı. İçeriye, kanlı önlüğüyle Dylan denen piç girdi. O Zayn’e ve bize şaşkınca bakarken, sinirle ona doğru yürüdüm. Bunu kesinlikle o yapmıştı ve bizim burada olmamıza şaşırmıştı. Ama şaşkınlığı uzun sürmedi. Kafamı hızla ona doğru uzattım ve bayılmasına neden oldum.

***

 "Harry, dur!" Diye bağırdı Louis, Dylan'ı yumruklarken.

"Bırak Louis, onu öldüreceğim!" Diye bağırdım ve yumruğu gözüne indirdim. 

Önce Selena'ya, sonra onların ilişkilerine ve şimdi de Zayn'e zarar vermişti. Ondan nefret ediyorduk ve o ölmeliydi. Tek yapılması gereken buydu ve şuan bunu yapmamı engelleyemeyeceklerdi. Asla.

"Harry, doktor geliyor." Dedi Niall telaşla.

"Ne? Tanrım.." korkuyla üstünden kalktım. Onu da kaldırdım. Yaptığım harekete şaşırırlarken, hızla yandaki boş yatağa onu yatırdım vede üstünü kapattım. Böylece doktor gelince şüphelenmeyecekti.

"Sesini çıkarma, sakın." Diye tehdit ettim. Korkmuşçasına kafasını salladı.   

"Çocuklar?" Diye içeri girdi doktor. "Burada ne yapıyorsunuz?" Dedi kaşlarını kaldırarak.                                                          

"Biz.. şey.." diye geveledi Louis.

"Biz kapıda Zayn'i görünce içeri girdik." Dedi Liam. "Değil mi, çocuklar?"                                            

"Evet.. evet, böyle." Diye onayladık onu.                                  

Zayn'in yanına gitti ve ona müdahale etmeye başladı. Kendi kendine bir şeyler söylerken, onu dikkatle izliyorduk. Derin bir nefes verdi ve Umutsuzca kafasını salladı. Bize döndü, yüzü düşmüştü. Neler oluyordu? Tanrım..

"Çocuklar, size bir şey söylemem lazım." Dedi. 

"B-bir sorun mu var?" Diye kekeledim.

"Zayn..."

"Ne oldu ona?" Dedi Louis telaşla.

"Fazlasıyla zehirlenme var. Uzun bir süre hastanede kalabilir, ama-" Niall doktorun sözünü kesti.

"Ama ne?"                                                                                      

"Kurtarılamayabilir." Dedi doktor  umutsuzca ve kanımız adeta dondu.

"Ne?" Gelen fısıltıyla başımızı kapıya çevirdik. 

Gelen Selena'ydı...

Sevgilim Bir Şarkıcı!Where stories live. Discover now