BDKH-23

112K 4.9K 1.9K
                                    

Arkadaşlar , yoğun iş hayatımdan dolayı çok içime sinmeyen bir bölüm oldu ama umarım beğenirsiniz :)

İyi okumalar :)

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Uçağın geri dönmesi için havayolları merkezinden izni çok zor alabilmiştik.Zaten yakıt da yeterli değildi ve en yakın havalimanına inmemiz gerekiyordu.

En yakın havalimanı ise Mexico City Juarez'di.

Bir an önce geri dönmek istesem de aksilikler bitmiyordu.O havalimanının hava trafiğine uygun kalkış yapmamız gerekiyordu ve bu tahminlerime göre bir gün bile alabilirdi.Oysa bir an önce Elka'yı bulmak ve iyi olduğundan emin olmak istiyordum.

Uçak , havaalanına indiğinde, pilotla konuşup yanımıza gelen John'a ,

"Ne zaman gidebileceğiz ?"diye sordum sabırsızca.Halbuki yüzünden iyi haber vermeyeceği anlaşılıyordu.

"On dokuz saat diyorlar.Otuz saate de çıkabilirmiş.İptal olan ya da rötar yapan bir uçuş olursa haber verecekler.Ancak bunu ayarlayabildim Walt."

Yaptıkları için ona minnettardım.Sadece benim için uğraşıyorlardı.Onlar gerçekten kardeşlerimdi...

Elimi omzuna koydum ve ,

"Teşekkür ederim John."dedim içtenlikle.

John bana gülümserken , Steve ,

"Ağlayacak mısın yoksa pamuk şekeri !?"diyip , dalga geçen o sarı suratıyla bana bakıyordu.

John ve ben ona bakarak aynı anda ,

"Siktir git Steve !"diye bağırınca söylenerek kahkaha atmaya başladı.

"Tanrım bazen gay olduğunuzdan şüpheleniyorum.Neyseki kadınlara aşıksınız...."

Saçmalaya saçmalaya uçağın çıkışına yöneldi.

Hiç akıllanmayacaktı.Tek umudum onun kıçına tekmeyi basması için dua ettiğim Axela denen bücürdü.

Uçaktan indikten sonra havalimanına girmiş ve rahatsız küçük sandalyelere oturup , yeniden havalanana kadar ne yapacağımızı düşünmeye başlamıştık.

"En yakın otel nerede acaba ?"

Steve yine rahatını düşünüyordu.Sandalyede en rahat oturma pozisyonunu ararken ,

"Her an bir uçak rötar yapabilir.O yüzden burada beklemeliyiz."dedim.

Söylediğimle Steve hızla ayağa kalktı ve dar sandalyeleri göstererek ,

"Bu göt kadar sandalyelere benim geniş vücudumun sığacağını mı düşünüyorsun !? Bunlara ancak o küçük suratın minik poposu sığar ! " dedi ve tekrar yerine geçerek sandalyeye oturmaya çalıştı.

İşte şimdi sıra bendeydi...

"Dilinden düşürmüyorsun minik cadıyı."diye takıldım pis pis sırıtarak.

O ise hemen savunmaya geçip ,parmağıyla kendini gösterdi ve ,

"Ben mi !? Ben !? Onu dilimden düşürmüyorum ?!O cüceyi mi !? O minik suratı !? O dik kafalı inatçı cadıyı !?"dedi sinirli bir ses tonuyla.

Ama Steve'i birazcık tanıyorsam , fena halde ona kafayı taktığını anlamıştım.Ya ikisi aşık olacaktı ya da birbirlerini öldüreceklerdi.

"Sence de minik kelimesi kulağa sevimli gelmiyor mu ?"diye sordum onu daha fazla panikletmek için.

Bir an bana baktı ve kafası karışmış bir şekilde ,

"Şey...Sanırım."dedi ve kafasını kaşıdı.Sonra başka bir yöne bakıp ,

BİR DENİZ KIZI HİKAYESİ (24/03/2015) Kitap Olmuştur.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin