GİRİŞ

649 52 14
                                    

Su APAK.

21 Mayıs 2014

Deniz odama birden girince oturduğum yerde irkildim. Kapım açık mıydı ?

Bir duvarı komple cam olan bu manzaralı odamda oturmuş kahve içerken aklıma eski zamanlardaki arkadaşlığımız geldi. Deniz ve ben. Birden ürperdim. Hayır...

Deniz eliyle beni selamladı. Yüzüne bakmadım bile sonra elinde eski sandaletlerini gördüm ve bana doğru yaklaştıktan sonra masaya bir kutu koydu. "Ben hediye istemem Deniz!" diye homurdandıktan sonra Deniz göz kırparak odadan çıktı. Homurdandım. Elime yastık alıp Deniz'in arkasından fırlattım. Lanet kadın hayla neyine güveniyordu ? Yastık masaya isabet etti ve Deniz'in getirdiği kutuyu ,Kutu eski bir ayakkabı kutusuydu, yere düşürdü. Yere düşünce kapağı açıldı ve içindeki defter ve fotoğraflar her yere saçıldı. Olduğum yerde dona kaldım. Tüm resimlerimizi biriktirmişti. Eski Deniz ve Eski Su.Fotoğraflardan çok defteri gözüme kestirdim. Defteri hemen elime aldım ardından sayfaları olağan bir hızla çevirerek gözden geçirdim. Tüm tarihleri not almıştı. Oyun oynayan Deniz ve Su. Parkta kumla oynayan Deniz ve Su. Annemle el ele yanımızda da Deniz sarı elbisesiyle. Gözlerim doldu. Öylece olduğum yerde kaldım. Bunca şeyden sonra. Unutmaya çalıştıklarımız. Artık hepsi hafızamda tekrar filizlenmeye başlamıştı. Sonra aniden ağzımı olağanca açtım ve istemsizce bağırmaya başladım ; "Deniz... Deniz..." ama duymadı. Elime hemen telefonu aldım ve numarasını halen unutamadığım Deniz'i aradım. Aslında uzun zamandır telefonla Denizi aramamıştım.Uzun uzun çaldırmalarıma rağmen Deniz telefonunu açmadı ya duymuyordu ya da açmak istemiyordu. Sonra art arda 14 mesaj attım belki sonra görür cevap yazar diye ama cevap alamadım. Sonra niçin bu kutuyu ansızın buraya getirip bıraktığını anlamaya çalıştım. Ama defteri tam okumadan anlayamazdım o yüzden defteri incelemeye koyuldum. Defter bir tür günlüğe benziyordu. Açıp okumaya başladım ve Deniz'e mesaj attım.

<Defteri okumaya başladım.>

Cevap gelmedi. Artık umursamaz bir şekilde defteri okuyordum ki mesaj geldi. Şöyle yazıyordu :

<İyi okumalar.>

Umursamaz bir tavırla yazdığından şüphelendim. Telefonu masaya bırakarak defteri okumaya koyuldum. Bir kaç sayfa okuduktan sonra kapı çaldı. Sinirli bir şekilde kapıyı açtım. Karşımda eşim duruyordu. Gülen o tatlı ifadesi çok hoşuma gidiyordu. Onu içeriye davet ettim. Sonra kapıda beni öptü ve ben de ona eşlik ettim. Aceleyle "Ege kutuyu görüyor musun?" Elimle kutuyu işaret ettim. Başıyla onayladı. "Deniz getirdi. İçinde defter ve fotoğraflar var." dedim. Ege şaşırmıştı, rengi değişti. "Ama neden, peki sen defteri okudun mu?" diye sordu. Başımı hayır anlamında salladım. "Defteri bana da sesli bir şekilde okumaya ne dersin Su merak ediyorum?" dedi. "Tamam hayatım." dedim. Ege yine gülümsemeyi başarmıştı. Yanıma yaklaştı ve bir öpücük kondurdu. "Ne zaman okumaya başlamamı istersin?" dedim. "Hemen tatlım." dedi. Bende elime defteri alıp ilk sayfasını okumaya başladım...

"Su ile bir ömür! ..." diye başlıyordu...

BÖLÜM BİTTİ ARKADAŞLAR.

UNUTMADAN EKLİYİM MULTİMEDİYADA SU VAR :) TABİ AÇILIRSA ARADA BİR LİNK YOK OLUYOR :D

DAHA ÇOK GİRİŞ KISMIYDI. BEKLEDİĞİM GİBİ OLURSA HER ŞEY DİĞER BÖLÜMÜ DE YAZACAĞIM.

VOTE VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN ONA GÖRE BİR SONRAKİ BÖLÜMÜ YAZACAĞIM.

LÜTFEN EMEĞE SAYGI :)

KISA OLMUŞ DİYE KIZMAYIN LÜTFEN, DAHA SONRAKİ BÖLÜMLERDE UZUN YAZACAĞIM...

ÖPTÜM :) :*

lebornay...

PARÇAMWhere stories live. Discover now