METRO

47 2 0
                                    

Bugün lisenin ilk günü. Giyinmiş,saçımı yapmış, çantamı hazırlamış ve ayakkabımı giymiş bir şekilde metronun önünde bekliyorum. Siz evde oturduğumu ya da babamı falan beklediğimi sandınız dimi? Yok be ne evde adam beklicem. Benim erken gidip yer kapmam lazım bir kere. Tabii bu benim erken sevdam birilerine - yengem ve kızına - pahalıya patlamıştı ki onlara gelin diyen yoktu. Dokuzuncu sınıfların liseye bir hafta erken başlayacağını öğrendiğimizde "Birde anamız babamız elimizden tutup da götürsünler." diyerek espri yapıp ana babamızı kıl ederekten yengemi peşimize takmıştık benim kuzenle. Yani kadın kafa kadında olsa liseye başlamış genç kızlar olarak peşimizde velimiz kılıklı insanların gezmesini istemiyorduk. Bana eşlik eden. Bir ana babam yoktu tabii... Hayır hayır ölmediler canım. Sadece babam işte ve annemde çok sevgili çocuklarına - biri iki diğeri yedi yaşında iki kız kardeşim varda - bakıyordu. Benimle gelmeleri pekte umurumda değil zaten birinci sınıfa başlarken de yoktular. Babaannem götürmüştü beni birinci sınıfa. O zamana kıyasla var olan tek farksa annemin o zamanlar bir işte çalışmasıydı... Neyse işte ben böyle oyalanırken yengem ve kuzenim gelmiştiler. Kuzenimin okulu benden bir veya iki durak sonraydı. Günaydın diyerek onlara katıldım ve kuzenime heyecan olup olmadığı sordum. Aldığım cevap ise " O kadar çok uykum var ki dün akşamdan beri beni uyutmayan heyecanım sönüp gitti." olmuştu ki ondanda ancak bu gibi bir şey beklenirdi. Yol boyunca yengemi bugünlük sadece yolu öğrenmemiz için yanımızda var olup yarın gelmemesi için ikna etmeye çalıştım. Durağıma geldiğimdeyse kuzenimi öpüp onlardan ayrıldım. Kapılar kapanmadan önce arkamdan "İyi şanslar!" diyerek bağıran kuzenime dönüp son kez gülümsedim.

&&&&&

Sınıfa girdiğimde benden başka bir kaç kişinin daha gelmiş olduğu gördüm. Mutlulukla cam kenarında ve ortalarda bulunan sıraya oturdum. Burayı boş yakalayabildiğim için çok mutluyum çünkü hem ortada olup hem cam kenarında olacak bir sıra oturmak için en ideal sıradır. Bu demektir ki ne ineksinizdir nede serseri... Tabii benim okulumda bir kaç zampara olacağını bilsemde serserilerin buraya girmesi imkansızdı bence. Sonuçta yüzdeliğimi 3,09 tutturmak boru ya da kürek değildi. Ders çalışmayan birinin buraya girebilmesi için ancak benim gibi üstün zekalı bir aptal olması gerekirdi. O nasıl olacak diye sorarsanız açıklayayııım.... Yaa şimdi ders çalışmıyorum ama dersi dinliyorum. Dinleyince de nasıl oluyorsa bir daha unutamıyorum. Böyle bir şeyler işte. Çantamdan okuduğum kitabı çıkartıp kaldığım sayfadan okumaya devam ettim. Yani benim için uykudan sonra önemli olan ilk şey kitaplarım sonrada onları okumaktı. Ben John GREEN'in "İlk Aşk" adlı romanını okuya durayım yanıma birisi oturdu. Bu lisede olmamın en kötü yanıysa hiç arkadaşımın olmamasıydı. Hemen kafamı kaldırdım ve yanıma oturan kızıl saçlı şirin kıza baktım. Yaa hadi anladım kızıl saçlısında nasıl tatlı oluyorsun? O sarı saçlıların işi değil miydi? Peki esmerlerin işi neydi? Topluca kızların yaptığı ortak bir iş var mıydı? Seksi olmak falan? Beyin fırtınama son verecek olursak şöyle bir kızı süzdüğümüzde kızıl saçlı, hafif çilli, yeşil gözlü, manken fiziğine sahip bir kız gördüm karşımda. Ona baktığımı fark edip seksi bir sesle "Selam" dedi ve gülümsedi. WTF!? Seksi ses mi? Dostum ben bir kızım umarım farkındasındır. Ayrıca Türkiye'deyiz biliyorsun değil mi? Ne bu gözler,saçlar, fizik falan? Kızın aksine ben ona gülümsemeden "Merhaba" şeklinde bir cevap verdim. Normalde ne kadar sıcak kanlı olursam olayım tanımadığım insanlara karşı hep mesafeliyimdir. "Ben Alara. Yanına oturmamda bir sakınca yoktu değil mi?" dedi içten bir gülümsemeyle. "Beyza. Memnun oldum. Tabii ki yok sonuçta şu anlık hiç arkadaşım yok. Dikkatini çekerim ŞU ANLIK." dedim içten olmaya çalışırken ve şu anlığa vurgu yaparken. Ben Alara'nın elinden elimi çekerken "Harika. Benimde hiç arkadaşım yok. Yani var ama bu lisede yok. Neden arkadaş olmuyoruz?" diye sordu. İçten bir gülümsemeyle karşılık verdim ve "Neden olmasın." dedim. Kısa bir süreliğine saatine odaklanan Alara kafasını kaldırıp bana baktığında "Derse daha yarım saat var kantine inelim mi? Gelirken yemek yemedim de." diyerek bir teklif sundu bana. Yoksa bu kız kantine giderken yalnız olmamak için mi arkadaş oldu benle? Bekle hani şu kantin arkadaşlığı mı olacak yoksa bizimki? Aman istemez yaa orta okulda çok vardı zaten onlardan. Kafa mı sallayarak teklifini kabul ederken "Yolu göster kaptan. Çünkü bu kız okulun bir santimini bile bilmiyor ve kendi şubesini bulana kadar 15 dakika boyunca mal mal dolaştı etrafta." diye ekledim ben bile kendi mallığıma gülerken. " Oha! 15 dakika mı? İyi de okul o kadar büyük değil ki..." dedi Alara. Şuan içinden random güldüğüne eminim .ss . O önde ben arkada giderken kızı bir kez daha süzmekten alamadım kendimi. Saçları uzun ve düzdü. Saçlarının yanmış oluşunu da hesaba katarsak sürekli saçlarını düzleştiriyor olmalı ki buradan yola çıktığımızda anlıyoruz ki saçları kıvırcık. Bu sonuca varma nedenim kuzenim Merve'nin de - Metro'daki- kıvırcık saçlı olması ve saçını düzleştirdiğinde saçlarını bu hale gelmesi. Tabii o çok fazla düzleştirmediği için saçları yanmıyordu. En son iki sene önce falan tamamını düzleştirmişti. O zamanda ben onu tanıyamayıp da annesine yani Aysel yengeme "Müşterin mi var?" diyeunu tahmin ettiğim göğüsler sormuştum. Kendisi kuaför de... Alara'nın 90 beden olduğine nispet yapıyormuş gibi baksamda bende fazla çirkin sayılmazdım. Yani dalgalı belime kadar gelen katlı ve V kesim kahvenin en garip tonunda saçlarım vardı. Garip olmasının nedeni açık olmasına rağmen yapay ışıkta siyah görünmeleriydi ki yapay ışık derken güneş dışında ki tüm ışık kaynaklarından bahsediyorum. Fiziğim güzeldi. 1.70 boyunda ve 48 kiloydum. Gözlerim açık kahverengiydi. Ve benimde Alara gibi çillerim vardı. Ayrıca göğüs ölçümde 85. Hadi karşıma çıkın ve bu kız 14 yaşında deyin surtukler :D. Yaşıtlarıma göre daha olgun olduğum doğruydu ama bu sülaledeki tüm akrabalarım için geçerli anlayacağınız genetik.

&&&&&

Sonunda kantine vardığımızda Alara kendine karışık tost ve çay alıp bir masaya geçti. Ben aç olmadığıma karar verdiğimde şeftalili ıce tea aldım. Alara'nın yanına gittiğimde "Anlat bakalım küçük kız hobilerin nelerdir?" diye sordum. Küçük dememin sebebi de birilerine lakap takmadan önce çoğu arkadaşımı soktuğum evre olarak kayda geçebilir. Alara tostundan aldığı 4. ısırığıda yutunca " Kesinlikle gezmek ve alışveriş en başta olmak üzere voleybol oynamak, bilgisayarda takılmak, giyinmek, makyaj yapmak ve paten diyebilirim. Unutmadan müzikte var tabii. Senin?" diyerekten cevap verdi. "Kesinlikle asosyal takılmak, bilgisayar, kitap okumak, müzik dinlemek, kuzenimle alışverişe çıkmak, dövüşmek ve Forum İstanbul'un içinde kaybolmak." dedim. " Dövüşmek? Forum İstanbul'da kayıp olmak mı?" dedi anlamamışçasına bir bakış atarak. "Evet." dedim ve devam ettim."Ailenin ilk kızıyım ve babamın oğlu olmadığı için erkek gibi yetiştirilmiş sayılırım. Bu yüzden dövüşmeyi severim, hatta karetede lisansım bile var. Forum'da kaybolmak derkende orayı bir türlü ezberleyemedik ve kaybolarak gezince daha eğlenceli oluyor dedim." "Oha yaa ciddi misin? Çok garipsin." dedi anlamsız bir gülümsemeyle. Sanırım Alara ile anlaşacağım. " Bende paten yapmak isterdim ama beceremiyorum." dedim onun ilgi alanlarına geçiş yaparken. "İstersen bir ara sana gösteririm ama sende bana nasıl dövüşeceğimi öğretirsin." dedi sinsi bir sırıtışla. Tebessüm ettim ve karşılık verdim. "Tabii bir kaç hareket gösteririm." derken göz kırpmayı da unutmadım. Elimdeki ıce tea bitince ayağa kalktım ve " Hadi sınıfa geçelim." dedim. Derse 10 dakika vardı. Tostunu. Son lokmasını ağzına attı, çayından son bir yudum aldı ve beraber sınıfa doğru yürümeye başladık.

&&&&&

Dersler boş geçti. Sınıftakilerle pek ilgilenemedim. Daha doğrusu yakışıklı var mı diye bakamadım çünkü öğretmenlerle tanışmakla ve Alara'ya yakışacak renkleri tartışmakla çok meşguldüm. Lisenin ilk günü bitti ve ben metroda Merve'nin içinde olduğu kabini arıyorum.... Merve'yi bulduğumda otuz iki diş sırıtarak yanına gittim ve karşısına oturdum. "Kuzen okul nasıldı? Yakışıklılar var mı? Yeni platoniğini buldun mu lan?" diye sırıtarak sordum. "Allah belanı versin Beyza ne platoniği yaa... Ve evet yakışıklılar vardı ve ilk günden bir kaç arkadaş edindim." "Allah vermiş zaten vereceği kadar benim belamı gerizekalı." "Sus konuşma be bana. Sen, senin okulu anlat?" diyerek sonunda bir hal hatır sordu kuzenciğim. "Yaa valla ne diyim bilemedim. Bi kızla tanıştım.Alara adı. Çok güzel ve cana yakın başka bişey de yapmadım zaten. Kız aynı senin gibi o kadar çok konuşuyor ki okulda yakışıklı var mı yok mu bakamadım bile nokta s nokta s." "o nokta s nokta s değil ıs ıss bi kere ve iyi bok yedin gerizekalı sakın Bestfrifor falan olmayın dikerim seni!" dedi slk kuzenim .ss "Birincisi o ıs ıs değil nokta s ikincisi sensin gerizekalı üçüncüsü Bestfrifor'umu yani seni asla aldatmam ben. Asıl sen beni,aldatma ve dördüncüsü bu durakta iniyorsun kuzen ya da benimle meydana arkadaşların yanına gelebilirsin." dedim. "Yaa bırak ne meydanı zaten gidiyorsun bağcılar çocuğu gibi ne kadar it kopuk serseri orospu varsa onlarla takılıyorsun. Siktir git sürt sen Bağcıların meydanında şerefsiz." diyerek metrodan indi. Ayak üstü bi güzel saydırdı ya bana uyanık, ahlaksız avsvdvxvxvsss...

-------------

Arkadaşlar hikayeye yeni başladım ve bu benim hayalim. Yani bu sene lise bire başlayacağım ve gerçeğe yakın bir kurgu hazırladım. Gerçeğe yakın derken içinde gerçek olan kişiler olaylar hatta konuşmalar var. Umarım beğenirsiniz. Lütfen yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin. Telefonda olduğum ve ailem neti kapattığı için fazla giremiyorum paketim oldukça yazacağım yeni bölümü. Tabii bi samsuna gidip gelmem lazım. Eğer yanlışlarım olduysa affedin. Bu arada Bestfrifor açılışı Best friends forever kuzenin Bestfrifır demesi çok hoş dediğinden ve BFF aynı araba markası gibi olduğundan bende kendisini benimsemiş durumdayım. :D:D

METROHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin