Yıkılmadım,ayaktayım.

1.5K 117 21
                                    

Eveettt, yepyeni ve ıyrenç bir bölüm ile karşınızdayım sayın seyirciler. Bildiğiniz ya da bilmediğiniz üzere, Öküz ile Tren adında bir hikayem var. Ve o hikayeye güzelinden bir kapak lazım. Ama ben shop olayında beceriksizin teki olduğumdan güzel bir kapak yapamadım. Yani sevdiceklerim, bu hikayem için bir kapak yaparsanız çok hepi olurum. Neyse gençler okuyun, okumak güzeldir tlflfl

"Sikerim kıskançlığını! Çok yüz verdik sana herhalde. Adama bak ya! Gerizekalı! "

Şu an deli gibi zile basıyorum. Hıçkıra hıçkıra ağlamam da cabası.

"Bana bak söylenme arkamdan!"

"Ses kesini be! Gerizekalı, hem bağırıp çağırıyorsun, hem de beni mi izliyorsun dengesiz!"

"İzlemiyorum gerizekalı, herkes duydu senin sesini. "

"Siktir git erkek orospusu!"

"Ben miyim orospu? Ben miyim orospu?! Varya sen kesin vermişsindir o Furkan denen piçe!"
Sen kesin vermişsindir o Furkan denen piçe.  

"Ya Feniks ben-"

"Kapa çeneni. "

"Fe-"

"SANA KAPA ÇENENİ DEDİM POYRAZ!"

Annem çoktan kapıyı açmış bizi  izliyordu. Hiçbirşey demiyordu. Çünkü biliyordu ki; Feniks Samyeli sinirliyken onun tersi birşey söylenmez.

Poyraz'ın söylediği son şey her şeyi bitirmiş bulunmakta. Ona hiçbirşey demeden bakıyorum. Ama onu göremiyorum. Neden? Çünkü gözlerim o kadar doldu ki, herşeyi bulanık görüyorum. En sonunda gözlerimde biriken yaş intihar etti ve huzura erdi. En azından o mutlu diye düşünmeden edemedim.

Poyraz elimi tuttu,"Feniks lütfen bak ben öyle demek ist-" elimi hızlı bir hareketle çektim.

"Dokunma bana," diye hırladım. Şu an çenem Scott'ın çenesi işe yarışır derece de yamuk. "Hani ben kesin Furkan'a vermişimdir ya, bana ondan başkası dokunamaz. Çünkü onunum artık. "

Poyraz'ın gözleri dolmuştu.  Hiçbirşey demeden sadece bana bakıyordu. Şuan ki hali o kadar saf ve narin ki, affetmek istiyorum onu. Ama yapamam. Evet hakiki salak olabilirim ama gururum var benim. Lezbiyen lakabından sonra orospu lakabı da yakıştırıldı bana. Hem de en yakın arkadaşım dediğim kişi tarafından. Poyraz tarafından. Poyraz Güney tarafından. Kuzeydoğudan esen rüzgar tarafından. Poyrazgın, Poyrçok tarafından. Beni hep koruyan, tüm sırlarımı bir günlük misali tutan Poyraz tarafından.

Omzumda bir el hissettiğimde transa geçmiş gibiydim. İnsanların benim ne kadar itici bir kız olduğum hakkındaki konuşmaları uğultu gibi geliyordu. Omzumdaki elin sahibine bakacak gücü bulamadım kendimde. "Feniks.." bu sesi hemen tanıdım. Onun o şevkatli sesini hep tanırım. Büşra. Kötü gün dostum. Ona döndüğümde bana o anime karakterlerini anımsatan sevimli yüzünü gördüm. Acıma duygusu yoktu gözlerinde. Beni neşelendirmek adına gülümsüyordu. Zorla gülümsedim ona. Ani bir hareketle "İŞİNİZ YOK MU SİZİN! ŞU KIZA LAKAP YAKIŞTIRACAĞINIZA KENDİNİZE BAKIN! DEDİKODU HAYATINIZ OLMUŞ!"diye bağırdı. Onu ilk defa böyle gördüm. Sinirli.

Küçümser bir şekilde Poyraz'a baktı ve"Senden beklemezdim." dedi.

Poyraz hala aynı şekilde bakıyordu. Ama Büşra'nın sözlerine karşılık gözlerini kapattı ve yaşın akmasına izin verdi. "Ben de.." dediğini duydum. Sesi çatlamıştı. İçim parçalanmadı değil.

Büşra dikkatini tekrar bana verdiğinde,"Ee Feniks Reyiz, ne maratonu yapmak istersin?" dedi.Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.

Herkese bir Büşra Can lazım işte.

***

Büşra böyle bir durumda beni en çok neşelendirebilecek maratonun How I Met Your Mother maratonu olduğunu düşündü. Haklıydı da. İlk başlarda rahat izleyemesemde ısındım. Kahkaha bile attım o derece. HIMYM'ın farkı işte. Gerçi son bölümü izleyince ikimiz de ağlamaya başladık. Düşünsenize neşelenmek için izlediğiniz dizinin-hele birde favorinizse- finalini izlediniz.

"Ya of ben iyice duygusallaştım. Pewdie aç allasen. "

Gözünü sildi ve gülerek "Tamamdır reyiz. " dedi.

O Youtube'u açarken , "Büşra,"

"Efendim?"

"Yarın okul var."

"Ee ne olmuş?"

"Ee si saat ikiye geliyor?"

"Of siktir et. Senden kıymetli mi?"dedi.

***

Uyandığımda hala Büşra'ların evindeydim. Büşra formasını giymiş, saçlarını bağlıyordu.

"Guten Tag!" dedi beni aynadan görünce.

"Ya of dalga geçme artık. "

Şöyle ki; Guten Tag Almanca'da "İyi öğlenler" demek. Ama ben bunu hep "Günaydın" sanardım. Ta ki liseye başlayıp Almanca dersi görene kadar. O gün bugündür Büşra'nın alay konusuyum.

Büşra'nın annesi kahvaltı için ısrar etti ama nerede ben de yemek yiyecek keyif? Ben ki Feniks Reyiz günün her saniyesi hayvan gibi yiyerek geçirebilirim ancak şu an pek havamda değilim. Neden acaba?

Kapıdan çıkarken Büşra'nın annesi,"Takma o zengin züppesini kafana. " dedi. Gülümsedim.

Eve geldiğimde direk odama çıktım. Annem bağırıyor arkamdan "Nereye?" diye. Cehennemin dibine!Bir de nutuk çekicek şimdi bana.

Formamı giydim, kapıyı açtım annemle babam kapının önünde dikiliyor.

"Ne var? Kızacakmısınız bana? "

"Neden kızalım? Sen birşey mi yaptın?"

"Of çıkın yolumdan hiç çekemem nutuklarınızı. "dedim ama babam kolumu tuttu. Beklediğimin aksine kızgın değil, merhametli bakıyordu bana. "İstemiyorsan gitme okula. Gözlerin falan şişmiş hep. " Oha. Yuh. Çüş. Deve.

Benim annem ben ölüm döşeğindeyken bile "Hocalara görün de öyle gel." derken şimdi gitme diyor. Oha.

"Olmaz gidicem ben. "

"Kızım saçmalama. Bu morelle anlamazsın birşey zaten. " dedi babam. Kafanıza saksı mı düştü?

Merdivenlere yöneldim ve "Olmaz. Yıkılmadım, ayaktayım pozu vermem lazım benim." dedim. Der demez ayaklarım kurdele misali birbirine dolandı. Sonuç:

Hastahanede alçılı ayak ile Esra Erol izleme keyfi.

Sövüyorsam Seviyorumdur.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin