1.Bölüm: Hayal Kırıklığı

872 199 201
                                    

Öncelikle merhaba! Bu benim ilk hikayem, ilk kurgum. Kafamda belirlediğim ilk kurguydu ve bende bunu sizlerle paylaşmak istedim. Yazar notumu şuan için pek uzun tutmak istemiyorum. Umarım beğenirsiniz. Beğendiğiniz ya da beğenmediğiniz yerleri bana belirtin. İyi ya da kötü, her türlü eleştiriye açığım. İyi okumalar...

Hikayeye başlama tarihinizi yazın :)

Kahvaltı yaptığım tabağı, makineye yerleştirirken aniden çalan zille duraksadım. Bu da neydi, şimdi? Sabahın yedisinde hangi manyak genç bir kızın evine gelirdi ki? Bu saatte biraz... Biraz değil, aslında baya garipti. 

Davetsiz misafirim zilden parmağını çekmeden, zilimi çalmaya devam ediyordu. Açıkçası sabah sabah bu ses, cidden sinirimi bozmaya başlamıştı. Bilemiyorum, belki de alışık olmadığım için bana öyle geliyordu. Sonuçta bir kere bastığında da duyabiliyordum. Zilden parmağını çekmemek de neyin nesiydi? Tescilli ruh hastası!

Kapıya doğru yürürken şaşkınlıkla ve sinirle söyleniyordum; "Hangi mal sabahın köründe bir genç kızın evine gelir ve psikopat gibi zile basar ki?" Söylenmeye devam ederken, kapıyı açmamla birlikte duraksadım ve yutkundum. Kapımda durmuş, güzel yeşil gözleriyle bana bakıyordu.

"Kaan?" dedim şaşkın bir ifadeyle, ona bakarken. Açıkçası bu oldukça şaşırtıcıydı. İki hafta boyunca beni hiçbir zaman almaya gelmemişti ki? Ayrıca ev adresimi ona söylememiştim. Nereden bulmuş olabilirdi?

"Günaydın," dedi neşeli bir sesle ve sonra da devam etti; "Neyse ki hazırsın!" Durdu ve tekrardan gülümsedi. Sanırım sabahın bu saatlerinde, moralimi yerine getirecek en güzel şey onun gülümsemesiydi.

"Hazır olduğuna çok sevindim. Eşyalarını al ve gel. Seni arabada bekleyeceğim," dedi ve tekrardan gülümsedi. Sonra da burnumu sıkıp, "Acele etsen iyi olur. Karne gününe geç kalmak istemeyiz öyle değil mi?" dedi. Bugün fazlasıyla mutlu gözüküyordu ve onun mutlu olması, benim mutlu olmam demekti.

Arkasını döndü ve arabasına doğru yürürken bir anda durdu. Bana baktı ve sesini duymam için, bağırarak; "Şu mal ve psikopat konusunu da sonra konuşacağız! Bir insan sevgilisine neden mal ve psikopat der ki? Üstelik sevgilisi sadece ona sürpriz yapmak istemişse..." diye söylendi. Sonra da önüne döndü ve arabasına doğru yürümeye devam etti. Bense sadece arkasından bakakalmıştım. Bu ani ziyaret beni oldukça şaşırtmıştı.

Kaan kim miydi? Kaan benim biraz takıntı yaptığım ve aylar sonra bana çıkma teklifi etmesi sonucu, çıktığım çocuktu. Onunla henüz iki haftadır çıkıyorduk ama ona olan duygularım açık açık ortadaydı. Onu cidden seviyordum ama onun için aynı şeyleri söyleyemeyecektim. Çünkü iki hafta boyunca bir kere bile bana "Seni seviyorum," dememişti. Bu oldukça garipti. İnsan sevdiğine, sevgisini hissettirirdi ama o bana kesinlikle hissettirmiyordu. Açıkçası Kaan'ın bir kızla iki haftadır çıkıyor olması bile bir mucizeydi. O genelde kimseyi sevmeyen, duygusuz, kötü çocuklardandı. Zaten hepimiz öyle erkekleri daha çekici bulmuyor muyduk? Bize acı çektirmelerinden zevk alıyormuşuz gibi, bizi üzeceklerini bile bile onları seviyorduk.

Kötü çocukları bilirsiniz, amaçları farklıdır. Ama mesele şuydu ki bu amaçları bir kere bile bende uygulamamıştı. Hatta denememişti bile. İki haftadır aramızda el ele tutuşmak ve dudaklardan ufak bir öpücük dışında hiçbir şey olmamıştı. Bu da benimle o amaçlar için çıkmadığını kanıtlıyordu. Fakat aklımın bir köşesinde hala bir şüphe kalıyordu. Bu durumu düşünmek tekrar ve tekrar bu durumun içinden çıkamamamı sağlıyordu. Beynim neredeyse patlayacak kıvama geliyordu.

Beynimin patlamaması için düşüncelerimi bir kenara attım ve koşar adım odama gittim. Çantama telefonumu attım ve koşarak tekrardan koridora gittim. Ayakkabılarımı hızla ayağıma geçirdim ve kapıyı kilitleyip evden çıktım.

İnsanlar Değişir  #Wattys2018Where stories live. Discover now