3; "Ears can't take it,legs can't carry it"

409 29 20
                                    

Duyduklarım karşısında adrenalin hormonum artarken,her şeye bir anlam vermeye çalışıyordum. Bu zor bir şeydi,telefon hattını kesmek hem özel hayata karışmak demekti. Bu kanuni bir suçtu. Şaşkınlığımı gizleyemiyordum,

"B-Bunu,nasıl,sen,bu," Kelimeleri ağzımda geveliyordum. Derin bir nefes aldı,her ne kadar göremesem de gözlerini devirdiğini hissedibiliyorum.

"Çok konuşuyorsun Desii,bu benim canımı sıkıyor."

Huh. O kadar çok şey yapıyordu ama can sıkan ben oluyordum.

Google'da araştırdığım 'sakin olma' konusunu aklıma getirdim ve uygulamaya çalıştım. İçinden 10'a kadar sayma ve derin nefesler alma.

Olmadı.

Sıkılmış görünüyordu. Ağzını şişirip,içinde ki havayı dışarı üfledi ve ayağa kalktı. Çıkışa doğru yürüdü. Elleriyle 'görüşürüz' işareti yaptı. Tam ben de kalkacaktım ki,geri döndü,

"Yarın akşam, The Unemp'in önüne bekle. Banktan başka yerlerde de konuşmalıyız değil mi?" Hiçbir şey söylemedim. Sadece Acheron'un bana verdiği şarabımı ve çantamı elime alıp ayağa kalktım,gitmişti ve ışıklar geri gelmişti.

*

Baloyu daha fazla kaldıramayacağımı düşünüp,evime geri dönmüştüm. Amelia'nın ceketini Acheron'a vermiştim ve büyük ihtimal ikisi ateşli bir gece geçirmişti. Ders için biraz fazla erken uyandığımı fark ettim. Ne yapacağımı bilmiyorum şu anda. Her şey çok garip ilerliyordu ve olaylara bu şekilde soğukkanlı davranmam bir mucizeydi. Ben heyecana gelemezdim açıkçası,belki bu yüzdendir. Bilemiyorum.Yataktan kalktım ve odamı toplamaya başladım. Bristol'a geldiğimden beri ilk defa bu kadar çok şey yaşadığımı fark ettim.  Yatağımı toplamayı bitirdikten sonra,telefonumu elime aldım. Babamı ararken,ellerimin titrediğini fark ettim.

"Alo?"

Babamın sesini duyduğumda içime bir huzur gelmişti.

"Baba? Tanrım,iyisin değil mi?"

"Neyden bahsediyorsun sen? Dün telefonu neden birden yüzüme kapadın?"

"Hat kesilmişti,ama benim hattım değildi ki," Bir şeylerin farkına varmaya başladım. Kesilen hat ailemin değil,benimdi. Bunu operatörümün bana haber vermesi gerekiyordu. Neden vermiyorlardı? Aptal Zayn. Her şeyi nasıl yapıyordu? Bana soy adını vermiyordu? Yüzünün nasıl olduğunu bile bilmiyorum. 

"Ne hattı? Ama şimdi açık Desiree. Neler dönüyor?"

"Bilmiyorum baba,gerçekten bilmiyorum."

Bir kaç saniye sessiz kaldık ikimizde.  Sanki yanlış bir şey söylemiş gibiydim.

"İstersen,Bristol'a gelebilirim Desiree."

Bunu babam söylediyse büyük ihtimal bir şeylerden şüphelenmişti. Aklıllı bir adamdı. Babam buraya gelseydi,benim için iyi olmazdı. Polis olduğu için bütün konuştuğum kişileri bulurdu, okul olsun ve ya olmasın,mobese kameralarından bile bulabilirdi.

"Baba,saçmalama,büyük ihtimal operatörün yaptığı bir şeydir." Ses tonum her şeyi ele veriyordu. Lanet olsun.

"Cumartesi senin için iyi mi?"

"Gelme." Sesimin gereğinden fazla yüksek olduğunu fark ettim.

"Ne? Ne diyorsun sen?" 

"Yani şey,gel," Bu sefer daha tatlı olmuştu. "Cumartesi iyi baba."

"Pekala."

"Ben kapatıyorum,iyi olduğunuzu bilmek çok güzel. Ödevim var da." Okul vakti ne ödevi? Nasıl bir yalan?

Listen Café (A Zayn Malik Fan Fiction) {Slow Update}Where stories live. Discover now