PARADOKS - 2

1.1K 31 3
                                    

--- Çok karar, bir hayat. Çok hayat bir karar. ---

    O büyülenme ona sadece "Harika." dedirtebilmişti. Odası karmakarışıktı ve ahşap temasına sahipti. Ama o günkü New York daha grileşmişti. İnanın bana teknoloji sizin düşündüğünüz gibi ilerlememişti, çünkü tüm teknoloji firmaları uzun vadede CERN'e sponsor olmuştu.

   Her yere yayılmış kağıtların üstünde uçan kara bir delik, arkada Times Square'a açılan kocaman camdan içeri süzülen hafif kızılımsı ışığı bile büküyordu.  Bir insanın girebileceğinden daha küçüktü. Gözlerini kara delikten alıp avuç içlerine kaydırdı. Ellerine bakıyordu Robert, "Sonsuza kadar başka bir evrende tıkılı kalabilirim." diye düşündü kendi kendine. Ardından açık avuçlarını yumruk yapıp hafif yüksek sesle "Bilim için, insanlık için!" dedi. Bu cesaret onu kara deliğe itti. Sürüklenircesine bir kaç  adım attı ve parçalara ayrıldı. Kara deliğe girerken aklı ilk deneyde kalmıştı, sonu onun gibi olabilirdi..

CERN ENSTİTÜSÜ - 2018. "BAŞARDI!!" diye bağırmıştı adam. Flaşlar arasında patlayan kahkahalar ve sarılmalar birbirini kovalarken hiç kimse geri gelmesini takip etmemişti. Bu durum kara deliğin ayarını bozmasını sağlamıştı ve Marlena'yı başka bir evrene, belki bir cep evren belki de bir paralel evrene, yollamıştı. Bunu tüm dünyadan gizlediler. Ne Amerika biliyordu ne de İngiltere. Bu profesörlerin bir hatasıydı. Ve bu Robert'a vicdan azabı olarak yansımıştı..

   Her gün yatmadan önce aklına geliyor, rüyalarına giriyordu. Sabah kahvaltısında elinde dolu kaşığıyla bir an duraksamasına ve gözlerini dikerek masayı izlemesine neden oluyordu. Bu deneyi yapmasının bir diğer nedeni ise, hala yaşıyorsa, onu geri getirmekti. Ama her gün aynı şeyi tekrarlıyordu; "Keşke izin vermeseydim, keşke.".

  Kara deliğe girdiği anda etrafı ölümcül bir sessizlik kapladı, bir iki saniye için, ardından yavaş yavaş, araba sesleri, korna sesleri kulağına gelmeye başladı.. Giderek yaklaşıyordu ve yaklaşıyordu. Sonunda pat! diye deliğin diğer ucundan fırladı. Dik bir şekilde fırladığından sadece biraz sendeledi. Bir ara sokağa çıkmıştı. Tuğladan duvarların arasındaki ince bir araya. Bir kaç çöp kutusu vardı orada. Ara, bir yola açılıyordu. Sanki 2011 yılında gibiydi. Etrafına göz gezdirdikten sonra kara deliğine dönüp "Sakın bir yere gitme!" diyip güldü. Bir iki adım geriye gidip kara deliğine daha kapsamlı bir bakış atacaktı ki, geriye yolladığı ilk adımında bir çıtırtı duydu. Beyaz ayakkabısını gri betondan kaldırıp akşam üzerinin kızıl ışığında ayakkabısının zeminine baktı, ezilmiş böcek ayakkabı zeminine yayılmıştı. "Böyle bir yeniliğe bu mu?" dedi. Ayağını betona sürtüp tekrar kara deliğine baktı - ama o böceğin normalde gidip köşede arabasına binmekte olan adamı ısırıp zehirledikten sonra öldüreceğini ve ona çarpmasını engelleyeceğini bilseydi bu kadar rahat davranmazdı - baktıktan sonra tekrar etrafına göz gezdirdi. Güneş batmamakta ısrarcı gibiydi. Dikkatsizce ana yola attı kendini ve o ısırılması gereken adam çarptı ona. Acı fren sesi sokaklarda yankılanırken asfalta yığılmış Robert'e bakmak için anında bir kaç insan toplaşmıştı.. Bu durum düşüneceğiniz gibi bir paradoks yarattı. Bir saniyede neredeyse bin kez doğup öldü, doğdu, öldü, doğdu, öldü ve sonunda bu hız ışık hızına ulaştığında zaman dokusunda bir yırtık açtı. Trilyonlarca Robert zamanın her anına, mekanın her kısmına dağıldı. Tüm farklı kararlarıyla tek hayatta var olacaktı..

   Gözündeki ışık çakması yerini kulağındaki çınlamaya bıraktı. Gözünü ovuşturup etrafına baktı, kara delik yok olmuştu. Başında korkunç bir ağrı vardı, sanki binlerce yıl yaşamışçasına yorgundu. Odası eskisi kadar dağınıktı. Hiçbir şey hatırlamıyordu. Tek hatırladığı bir fren sesi ve sonrasında odasındaki parkelerin üzerinde  uyandığıydı. Gözlerini ovuşturdu ve masasına bir kolunu savurdu. Oradan destek alarak yavaşça doğruldu ve kendi kendine "Neredeyim ben?!" dedi. Çektiği acı çatallaşmış sesinden anlaşılıyordu. Paralel evrenlerden birinde olup olmadığını anlamak için Harry Potter kitaplarına baktı. "J.K kitapları yazmış, demekki bir ihtimal normal evrene geri döndüm. Ama n'oldu? Belki paradoks yaratmışımdır. Ama sonucu ne oldu? Cep evrenlerden biriyle mi kapandı mı? Ya da.." dedi ve sıkıca kapattı gözlerini, o ihtimali düşünmek istemiyordu, "trilyarlarca parçaya bölündüm, binlerce yankıya ayrıldım.." kendi kendine konuşuyordu. Onun düşünmek istemediği ihtimal kendini kendi gözlerinin içine bakar öldürmesiydi. Gerçeklik dokusunu bozmamak için yapmalıydı bunu. Geçmiştekileri de.. Gelecektekileri de. "İşim zor." dedi son olarak kendine.

GELECEK BÖLÜMLERİ BEKLEYİN!

PARADOKSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin