-Güçlü Halim , Buraya Kadardı-

261 14 2
                                    

Kapının arkasındaki görüntü sonrasında hepimiz birden çığlık attık , Ashley Charles'i alıp mutfağa koştu. Charles bu görüntüyü görmemeliydi. Emlyn çığlık atıp anneme koştu , onun peşinden gidip durdurdum. Ama ağlıyordu ve annemin yanına gitmek istiyordu. Ablam deli gibi ağlıyordu , göz yaşları ona sarılan abimin kollarına birer birer damlıyordu. Abim ablamı alıp yatak odasına gitti. Onu yatıştırmaya çalışıyordu . Babam ise bir damla bile göz yaşı dökmedi. Üzülmüş gibi gözükmüyordu. Zaten ağlamasını beklemiyorduk ama onca yılın hatrına bir damla göz yaşı dökmesini bekliyorduk.. Buna değerdi. Annem.. Annem bileklerini kesmiş yerde öylece yatıyordu. Her yer kan olmuştu. Gözlerim dolmuştu. Sanırım ağlıyordum , ama daha gözlerimden yaş gelmemişti. Küçük kardeşimi artık tutamaz hale gelmiştim. Kollarımın arasından kaçıp anneme sarıldı. Önce boynuna sarılıp kokusunu içine çekti , ardından alnına bir öpücük kondurdu. Çok masumdu.. Çok masumlardı.. Annemin elini sımsıkı tuttu. Onunda üzeri kan olmuştu ama aldırmadı. Ve göz yaşlarıyla birlikte konuşmaya başladı.

" Anne hadi kalk.. Bu gün türkçe dersinde öğretmenimiz bana çok iyi olduğumu söyledi. Zeki biri olduğumu söyledi. Matematik sınavından 94 almışım. Sınıftaki en iyi notlardan biri benim notummuş. Hadi kalk anne. Matematik sınavına beni sen çalıştırmıştın anne. Kimse matematik bilmiyor bu evde ben nasıl başarılı olucam anne ? Sabah kim saçlarımı örgü yapıcak ? Kim benim yanağıma sıcak ve içten bir öpücük kondurup okula göz yaşları ile uğurlayacak? Kim benim okuldan gelmemi merak ile bekleyecek? Anne kim bana senin gibi sarılıcak? Biliyorum uyuyorsun şu an ölmedin sen. Lütfen aç gözlerini.." Küçücük kızın bu sözleri kalbimi burkmuştu. Kardeşimi yanıma çektim ve sıkıca sarıldım. Bu sözleri duyan babam ağlamıştı. Evet o adam ağlamıştı.. Demek ki kelimeler insanın canını yakabiliyordu. Bunu fark etmiş olmalıydı. Bense ağlamamıştım. Annem ölmüştü.. O ölmüştü. Hayatımda en çok değer verdiğim insan , her şeyim dediğim insan ölmüştü. Ne yapacağımı bilmiyordum. Dışarıdan gelen ambulans sesi ile irkildim. Kardeşim bana baktı , bense korkmamasını söyledim. Ambulans eve gelip annemi alırken kardeşim anneme sarılıp onun gitmesine izin vermemek için elinden geleni yapıyordu. Direnişlerinin ardından başarısız çıktı ve annemi alıp götürdüler. Ablam ve kardeşim göz yaşları ile ambulansın arkasından baktılar. Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Annemiz ölmüştü ve elimizden hiçbir şey gelmiyordu. Bu nasıl bir adaletti ? Abime koşup sıkıca sarıldım. Bana destek oldu. Annemin yaşayacağını söyledi. Ama ben Emlyn değildim. Her şeyin farkındaydım. O ölmüştü. Bir daha gelmeyecekti.. Bir daha asla. Bizi bırakıp gitmişti. Artık bir annemiz yoktu. Bizi gerçekten , en saf duyguları ile seven bir annemiz yoktu. Daha sabah birbirimize gülümseyerek konuşuyorduk. Mutluyduk. Annem yaşıyordu. Bizimle konuşuyordu. Elimi tutup bana hep böyle güçlü olmam gerektiğini söylemişti. Daha bu sabah o banyoda Emlyn'in ellerini yıkamasına yardımcı oluyordu. Şimdiyse aynı banyodan ölüsü kalkıyor. Saatler içinde her şey nasıl mahvoluyordu.. Bu bir kader değildi. Olamazdı. Babam o kadın ile bilerek yattı. Annem bilerek intihar etti. Böyle olmak zorunda değildi. Annem böyle ölmek zorunda değildi. Annemin ölümüne şahit olmak zorunda değildik. Bunları yaşamayı hak etmiyorduk. Ashley hala evdeydi. Her şey onun suçuydu. Abimin kollarından sıvışıp onun üzerine doğru sert ve hızlı adımlarla yürüdüm. Halimden korkmuş olmalı ki ayağa kalktı ve geri çekildi. Charles'i odanın dışına attım ve kapıyı kitledim. Artık zıvanadan çıkmıştım. Her şeyin sorumlusu olan bu kadının ölmesi gerekiyordu , annemin değil. O masum , hiçbir suçu olmayan , daha bu sabah mutlu olan kadının ölmesi gerekmiyordu. Ashley'in suratına sağlam bir tokat indirdim. Dudağı kanıyordu. Onun canı acıdıkça ben zevk alıyordum. Daha fazla devam edemedim çünkü içeride Charles'in ağlama sesleri kulağımı tırmalıyordu. Ayrıca annemin ölmesinin tek sebebi o değildi. Eğer babam Ash ile yatmasaydı bunlar olmazdı. Kadına hiçbir şey yapmadım. Kapının kilidini açtım. Gözlerimden bir damla yaş aktı. Ağlamıştım.. Bir damla yaş da olsa ağlamıştım.. Ağlamak güzel bir duyguymuş meğer. İnsanı rahatlatıyormuş. Odadan çıktım ve kendi odama doğru sessizce yürüdüm. Ağladığımı gören abim affalladı ve şaşkın bir şekilde bana dönüp "Emily sen ağlıyor musun?" dedi. Yüzündeki şaşkınlığı görebiliyordum. Boğazım kurumuştu ve güçsüz düşmüştüm. Gözümden bir damla yaş daha aktı ve dudaklarımın arasından bir kaç kelime döküldü.. 

" Güçlü halim , buraya kadardı" 

Yalnızlığın PortresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin