5. BÖLÜM

200 2 0
                                    

Funda bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdiğinde, kalabalığın biraz önce kızların yılışık hareketler sergilediği çocuğun etrafında oluşmuş olduğunu gördü. Ama küçük bir farkla bu kez kızların asılmaya doyamadıkları çocuğa değildi bu ilgi. Biraz önceki çocuktan daha da yakışıklı olduğunu düşündüğü yaklaşık 1.80 boylarında, beyaz tenli, kendisine çok yakışan kül rengi saçlarıyla tüm kızların odak noktası halinde, etrafındaki insanlara gülücükler saçan başka birisineydi. Funda ise tüm bu olan bitenleri izlerken “ Dünyanın tüm yakışıklı erkekleri de bu okulda toplanmış herhalde” demekten kendisini alamamıştı. Bugün karşısına çıkan tüm erkekler birbirleriyle yarışırcasına bir çekiciliğe sahipti. Ama tüm bunların artık Funda için hiçbir anlamı yoktu. Ona aşık olma fırsatı bile tanınmamıştı. Şu kısacık ömründe kimseden etkilenmemiş hep doğru insanın karşısına kendisinin çıkacağına inanmıştı. Sadece biraz beklemeliydi ama bundan sonra beklemek Funda’ya gelecek güzel günleri değil ölümü getirecekti. Her ne kadar veren Allah alıyor diye kendisini teselli etmeye çalışsa da içindeki korkuyu bir türlü yenemiyordu. Zaman Fundayı bir bilinmeze doğru sürüklerken o başına geleceklerden dolayı korkuları ile baş etmeye çalışıyor hayat ise dışarıdaki insanlar için devam ediyordu. Onları böyle izlerken kendisine acımadan edememişti. Bunca yıllık yaşantısında bir hiç olmuştu hiçbir konuda başarılı değildi ne iyi bir evlat, ne iyi bir öğrenci, ne de bir sevgili olabilmişti. Hayatta yaşadığı onca zamanı ne için yaşamıştı, kimin için yaşamıştı. Fundanın sahip olduğu tek şey ailesiydi ve onlara verebileceği tek şey kendisi yaşamla ölüm arasında mekik dokurken ailesine bu yaşadıklarını göstermemek olacaktı. Biliyordu öldüğünü bir gün mutlaka öğrenecekler, çok üzülecekler ama şimdi üzülmelerine izin veremezdi daha hayattayken anne ve babasının o ölmüş gibi yas tutmalarına izin veremezdi. Yabancı bir ülkede olmak ne kadar zor olursa olsun başaracak ve geri dönmeyecekti. Eve dönüşü bir tabutun içinde olmalıydı. Bu düşünceler beyninde ve yüreğinde fırtınalar koparırken gözünden çaresizliğini anlatan bir damla yaş dökülüverdi. Funda kendisini herkesin dışarıya çıktığını haber eden Jiong Hoon un uyarısıyla toplayabilmişti. Eşyalarını eline alıp dışarıya çıktı dalgın ve yavaş adımlarla yürüyerek kantini bulmaya çalışıyordu. Kendisini ancak bir bardak kahveyle toparlayabileceğini hissetmişti. En sonunda aradığını bulduğunda yavaşça içeriye girdi ve büfenin bulunduğu kısma gelerek kendisine bir kahve ısmarladı. Kahve hazırlanana kadar oturmak yerine ayakta beklemeyi tercih etmişti. Büfenin önünde dikilmiş kahvenin hazır olmasını beklerken gözlerini zemine dikmiş yerdeki şekilleri inceliyordu. Kahvenin hazırlanmış olduğu uyarısıyla kahvesini eline aldı ve havanın güzel olması nedeniyle dışarıya çıkma isteği duymuştu. Okulun çıkış kapısından adımını dışarıya attığı anda çok sevgili (!) oda arkadaşı Cho Hee nin koluna yapışması bir olmuştu. Cha Hee nin bu ani hareketi yüzünde elinde bulunan kahvesi eline dökülmüş bu yüzdende dudakları arasından canının yandığını belle eden bir “Ah” sözcüğü dökülüvermişti. Cho Hee suçlu bir yüz ifadesiyle Funda’ya bakarken sağ elinin işaret parmağının ucunu dişleri arasına götürerek endişeli bir yüz ifadesiyle ısırmaya başladı. Funda Cho Hee nin bu hareketini gördüğünde gülümsemeden edememişti. Cho Hee nin her şeye çok karıştığı doğruydu ama nedense bu kıza öfkelenemiyordu. Belki de ondaki bu hayat enerjisiydi Fundayı Cho Hee ye çeken kim bilir. Cho Hee Fundanın gülümsediğini gördüğünde bir rahatlama hissiyle “Özür dilerim” dedi. Fundadan  “Önemli değil” cevabını aldığında yine Fundanın koluna yapıştı ve onu sürükleyerek bahçedeki boş olan masalardan birisine oturttu. Funda eline dökülen kahveyi çantasından çıkardığı ıslak mendille temizlemeye çalışırken Cho Hee yine bitmek tükenmek bilmeyen o konuşmalarını yapmaya başlamıştı bile. Cho Hee heyecanlı heyecanlı bugün sınıfta başına gelen olayları anlatırken yan taraftan gelen bir sesle konuşmasını bölmek zorunda kalmıştı.

Bir Litre Gözyaşı... 1. BölümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin