19. Bölüm

149 19 69
                                    

Merhabalar, nasılsınız?

Dehşet bir bölümle karşınızdayım tekrardan

öncelikle bir şey sormak istiyorum ve cevabınız benim için çok önemli

bölümlerde duyguları güzel verebiliyor muyum? Hissederek okuyabiliyor musunuz?

lütfen cevaplayın

ayrıca yorum yapmazsanız Taehyung u öldürürüm beni deli etmeyin

bu bir tehdittir!

anyway

iyi okumalar, sizi seviyorum

<3

---

Uzandığım yataktan tavanı izlerken istemsiz olarak elimi uzattım yukarı doğru. Direkt olarak oldukça zayıflamış olan kolum görüş açıma girdiğinde ifadesiz olarak bakmıştım bir süre.

Normal bir hastane odası gibi dizayn edilmiş bir odada kalıyordum. Hâlâ araştırma merkezindeydim. Ne kadar süredir buradaydım sayamıyordum bile artık. İki hafta ya da üç?

Jungkook u en son, buraya ilk geldiğimizde 'seni dışarıda bekleyeceğim' dedikten sonra görmüştüm. Gerçekten de beni beklemişti.

Çıktıktan sonra Doktor Park beni bu odaya getirmiş ve çalışmalar bitene kadar bu odada kalacağımı söylemişti.
Jungkook başta mırın kırın etse de kabul etmek zorunda kalmıştı.

Doktor Park odadan çıktıktan sonra biraz baş başa vakit geçirmiştik. Yüzümün her yerini nazikçe öpüp beni çok sevdiğini söylemişti defalarca.

Ama hepsi yalanmış. O günden sonra bir daha asla gelmedi.

Her gün onu bekledim gelecek diye fakat her gözlerimi odadın kapısına dikip onu beklediğimde kapı ya hemşireler tarafından ya da Doktor Park tarafından açılmıştı.

Onu o kadar çok özlemiştim ki sürekli olarak burnumun ucu sızlıyor, boğazım düğümlenip duruyordu. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Bir keresinde Doktor Park a ve Binbaşı Kim e Jungkook un nerede olduğunu sormuştum. Doktor Park bilmediğine dair bir şeyler söylese de Binbaşı Kim hiçbir şey söylememişti.

O bir asker, belki de göreve gitmiştir diye de düşünemiyordum çünkü Binbaşı Kim kendi ağzıyla Jungkook un ve diğerlerinin görevi başarıyla tamamladıkları için rütbe atlayacaklarını ve bir hafta izinli olacaklarını benim yanımda söylemişti. Şimdi olmasa da en son görüştüğümüz o gün bir hafta izni vardı ama bir daha asla gelmemişti.

En başta kabullenmek istemesem de, kendimi kandırmaya çalışsam da artık yavaş yavaş kabullenmeye başlıyordum. Jungkook beni kandırmıştı.

Beni sırf buraya getirebilmek için bana aşıkmış gibi yapmıştı. Aşkımız karşılıklıymış gibi davranmıştı. Aptal bense onu o kadar çok seviyordum ki buna inanmıştım.

Oysa ne kadar güzel yalan söylüyormuş bana sözler verirken, ne kadar da anlamlı bakıyordu gözlerime. Hepsi buraya gelene kadarmış.

Tahminime göre buradaki üçüncü haftama girmiştim. Birazdan beni tekrardan çalışmaların yapılacağı odaya götürmeye geleceklerini bildiğim için gözümden yanağıma doğru usulca akan yaşı elimle silmiş ve uzandığım yatakta oturur pozisyona gelmiştim.

20 DAYS / TAEKOOKKde žijí příběhy. Začni objevovat