3. Bölüm

385 45 46
                                    

Merhaba

Diğer kurgularım bittiğine göre full bu kurguma focus yapıcam artık.

henüz çok okunması olmasa da yazmayı çok sevdiğim bi kurgu o yüzden dewaaamke

destek için oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🥺

bi de bi de taekooker arkilerinize bu kitabı önerin de büyüyelim yaw 😉🤝

sizi seviyorum 🤟

iyi okumalar <3



---




Kim Taehyung

Uzun yollar, buz gibi soğuk olan hava ve üşümemem için uzatılan bir adet askeriyeye ait olan ceket.

Başımı kaldırıp kendi ceketini bana uzatan Eponin e baktığımda gülümseyerek bana bakıyor olduğunu görmüştüm. "Üstün çok ince, al bunu giy." Diye elindeki kendisine ait olan ceketi bana uzatmaya devam ederken başımı olumsuz anlamda sallamıştım.

"Olmaz, sen üşürsün bu sefer." Söylediğim şeyle gülümsemeye devam ederken kendi üstündeki kıyafeti göstermişti. "Üşümem, kıyafetlerimin kalınlığına baksana."

Haklıydı. Benim üstümdeki ince şeylerin aksine onların askeri üniformaları çok kalındı. Bu nedenle uzattığı ceketi yavaşça alıp omzumdaki tek gözlü çantamı indirmiş ve yürümeye devam ederken giyerek fermuarını boğazıma kadar çekmiştim.

Bana tam olmuştu. Çünkü Eponin ile boyumuz ve fiziğimiz neredeyse aynıydı. Ceketi giymemle soğuk havadan dolayı buz gibi olan üst vücudum ve kollarım sıcaklıkla gevşerken yüzümde hafif bir tebessüm oluşmuştu.

Başımı tekrar Eponin e çevirip teşekkür etmiştim. Bunun üzerine o da önemli olmadığını belirten bir el ve baş hareketi yapıp önüne döndüğünde ben de başını önden yürüyen Jungkook a çevirmiştim.

Dün gece onlar beni kurtardıktan sonra hep birlikte kulübede uyumuştuk. Bu sabah ise saat sabahın altısında, görevlerinde geçici olarak komutanlık vasfını alan Jungkook hepimizi ciddi bir surat ifadesiyle uyandırmış ve yola koyulmamız gerektiğini söylemişti.

Şimdi ise karabulutlar tepemizdeyken ve rüzgar buz gibi eserken sanki atom bombası atılmış izlenimi veren şehrin büyük caddesinin ortasında yürüyorduk.

Etrafta parçalanmış, yanmış ve iç içe girmiş arabalar, yıkılmış evler, dükkanlar, ağaçlar ve daha niceleri varken biz sadece dümdüz bir şekilde yürüyorduk.

Etraf çok sakindi ve biz de çok rahattık. Çünkü zombi denilen o yaratık sürüsü genellikle geceleri dışarıda oluyorlardı. Gündüzleri onlara rastlamak imkansızdı. Neden bilmiyorum ama o yaratıklar gün ışığını hiç sevmiyorlardı.
Ama şu an bomboş olan bu şehrin, gece onlarla dolup taşacağını buradaki herkes biliyordu.

Caddenin ortasında hep birlikte fakat arka arkaya mesafeli bir şekilde yürüyorduk. Jungkook en önde tek başına yürürken, ben ve Eponin de onun on adım gerisinde yürüyorduk. Bizim on adım gerimizde ise Mark ve Hoseok yürürken onların arkasında da aynı Jungkook gibi Yoongi tek başına yürüyordu.

Hepsinin eli göğüs hizalarında tuttukları büyük silahlarındayken, ben ellerim bomboş bir şekilde arama amaçlı çıktığımız bu yolda yürüyordum.

20 DAYS / TAEKOOKWhere stories live. Discover now