Bölüm 72

3.1K 133 112
                                    


Yorum yapıp oylayan herkese çok teşekkür ederim

İyi okumalar





Atalay'dan

Uyanır uyanmaz şirkette biten babamın yanına doğru yol almışken istemsizce geriliyordum gece rüyasında beni görmüş olmalıydı ki şuan beni huzuruna çağırıyordu bu kadar derdin içinde bir de ona hesap vakti gelmişti bu kadar serserinin beni nasıl tanıyamayıp Atahan piçine inandıklarını anlayamıyordum o piç yüzünden babamla sürtüşecektim.

Benimle beraber asansöre binen Emreye baktığımda telefonunda bir şeyler kurcalıyordu ona bakmamla ellerini önünde birleştirip önüne baktı bugün yatağın ters tarafından kalkmış gibi gergindim dışarı çıkmak için can atan öfkeli yanımla savaş veriyordum.

Asansörün açılmasıyla gerilen vücudum kas katı kesilmişti rahatlamaya ihtiyacım vardı buradan sonra gideceğim yer belliydi ama Tuğkan götü yüzünden bu ara bu bile mümkün değildi.

"Abi iyi misin?"

Emre havadaki kaygı kokusunu almış olmalıydı ki bu soruyu sormuştu. Üzerimden haraketlerimi kısıtlayan bu gerginliği atmalıydım babamın odasına doğru yürürken kapının açılmasıyla huzursuz ruh halim daha da artmıştı odanın kapısını kapatarak bize doğru yürüyen Tuğkan'ı kolundan tutarak geçmesini engelledim kulağına yakın duruyordum onun durmaya niyeti olmadığını bana bakmamasından belliydi.

"Umarım aleyhime konuşmamışsındır."

Sadece ikimizin duyabileceği tonda dişlerimin arasından konuşmuştum başını kaldırıp yana çevirdi ve yüzüme baktı.

"Git ve öğren."

Kolunu çekerek yanımdan geçti ve uzaklaştı burnumdan soluyarak Emreye döndüm ortamın gerginliğimi anlamış olmalıydıki ne istediğimi ben bir şey demeden bakışlarımdan anlamıştı Emre'nin uzaklaşmasını izledikten sonra kapıya dönüp derin bir nefes aldım artık rahatlamalıydım ne kadar karısıyla yatmışta olsam oğlunu öldürecek değildi.

İçeriye girdiğimde babam, masasında önündeki dosyaları inceliyordu arkasında duran adamları benim girmemle haraketlenmiş, selam vererek odadan ayrılmışlardı ve beni babamla yalnız bırakmışlardı ben içeriye doğru adım atarken adımlarımı izliyor ve elindeki bardağını bana bakarak yudumluyordu.

"İyi olmana sevindim."

Söylediklerimden şüphe eder gibi yüzüme bakıyordu olduğum yerde ellerim önümde bir elimle diğer elimin bileğini tutarak dikiliyordum ne olmuş olursa olsun yüzümü eğmeyecektim çünkü bana bunu bizzat kendisi öğretmişti.

"Neden burada olduğumu biliyorsundur."

Oturduğu koltuğunda arkasına yaslanırken belindeki silahını çıkarıp sertçe masaya koydu genelde şirketteki yapılacak işleri ben yapıyordum ve ona ihtiyaç duyulmamasını sağlayarak onu buradan ve işlerden uzak tutmaya çalışıyordum.

"O kardeşin olacak itin işini bitireceksin."

Silahı masada ileriye doğru ittiğinde gözlerimi silaha çevirmiştim bu silahı tanımıştım bu annemin silahıydı bu silahı en son ben 11 yaşımdayken tutmuştu ve gözlerimin önünde amcamı vurmuştu.

Silahı almak için masasına yaklaştığım anda o soğuk ve mesafeli ses tonu beni olduğum yere sabitlemiş ve silahı alırken ağırlaşmama sebep olmuştu.

"Seçille yattığını Tuğkan biliyor muydu?"

Aldığım silahı belime yerleştirirken bakışlarımı o delici gözlerine diktim bana hesap sormaya hazırlanır gibi bir hali vardı sonunda beklediğim an gelmişti.

Ateşin İzleri Where stories live. Discover now