Bölüm 53

3.4K 106 6
                                    


Yorum ve vote yapmayı unutmayınnn


İyi okumalar



Asya'dan

Ellerimi birbirine kenetleyip derin bir nefes aldım dolmuştaydım ve ablamın yanına dönüyordum daha saatler öncesinde bu eller kan içindeydi babam olacak o adamın kanları.

Dışarıya dalan gözlerim o anı bir film gibi gözümün önünden geçiriyordu onu can çekişirken görmek bana bir şey hissettirmemişti ne acı ne üzüntü ama mutlulukta hissetmemiştim istediğim olmuştu evet ama iyi de değildim.

Tolga ve Tuğkan ceseti gömmüşlerdi onu götürüp bir yere gömmek baya zamanlarını almıştı onun üzerine toprak attıklarında bize yaşattıkları için ona nefretimi kusmuştum çocuklar geri geldiklerinde sonunda hak ettiği yerdeydi dedim içimden annem ve ablam artık huzur içinde uyuyabilirlerdi.

Dolmuşta ablama gidiyor olmam mucize gibi görünüyordu çünkü Atalay ameliyattan uyanmıştı ve yine peşime düşmüştü Tuğkan'a her şeyi anlatmıştım Almanyaya kaçacağımı ve bir daha uzun bir süre gelmeyeceğimi söylemiştim ne kadar gidecek olmama üzülse belli dahi etmese bakışlarından anlamıştım bana git özgür ol demişti.

Almanyaya gideceğimi bir tek Tuğkan biliyordu yarın buradan çekip gittiğimde arkamda kimseyi bırakmayacaktım ve o bir daha beni bulamayacaktı.


~~~~~~~~

Uyanıp giyinmeye başlamıştık gitmeden son kez annemin ve ablamın mezarına uğramayı düşünüyorduk onları uzun bir zaman ziyaret edemeyecek olmamızın hüznünü yaşıyordum ama mecburduk.

Ablama ve anneme güzel çiçekler götürüp mezarlarına bıraktık onlar için dua ettik onlara içimden ne kadar özlediğimi söyledim resmen şu hayatta sadece iki kişi kalmıştık.

Havaalanına geldiğimizde uçağın kalkmasına daha iki saat vardı biraz erken gelmiştik gidişimizde hiçbir aksilik çıksın istemiyordum.

"Umarım onlara iyi bakarlar."

Ablamın omzuna başımı koyup sarıldım iyi olacaktılar.

"İyi olacaklar."

Yaklaşık yirmi dakika sonra tuvalete gitmek için ablamı bekleme yerinde yalnız bırakmıştım lavaboya girip kapımı kapadım ve işimi görmeye başladım kapının açılmadıyla sifona basmıştım kapının altında ne kadar büyük bir boşluk olduğuna bakarken kapının önünde duran iki ayakla sanki başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.

Kapıya tıkladığı anda duvara yanaştım ayaklarını görüyordum o erkekti ve kızlar tuvaletindeydi. Derin bir nefes alıp verdim.

"Dolu."

Tekrar kapıya tıkladığı anda bağırmıştım.

"Sana dolu diyorum!"

Bu sefer sertçe kapıya vurmuştu.

"Asya aç şu kapıyı!"

Sesi tanımıştım o buradaydı, oydu gelmişti çantamın yanımda olmadığını fark ettiğimde tenim ateşler içinde yanıyordu ne çantam yanımdaydı ne telefonum.

"ASYA!"

Sesimi çıkarmıyordum ama kapıyı kıracak gibi vuruyordu nasıl oluyordu da koca havaalanında bu sesi duymuyordular.

"Bak aç yoksa kıracağım!"

Açmaya niyetim yoktu ama o kırmaya niyetli gibiydi.

" AÇ ŞU KAPIYI ASYAA!"

Ateşin İzleri Where stories live. Discover now