BÖLÜM 14

58 27 0
                                    

   Sizce önyargı nedir? Aklınızdaki fikirle savaşmak mı, yoksa başınıza gelenler mi? Şu an öyle bir noktadayım ki haklı mıyım, haksız mı çözemiyorum.

   Ezgi'yi kafaya alma fikrini iyiden iyiye benimsemiştim. Belli ki beni zorlayan durumlarda epeyce yardımı olacaktı. Eve geliş şeklini hala kabullenemesem de, bazı şeyleri ona hallettirmek hayatımı kolaylaştıracaktı. Ama umarım annem beni izlemiyordur. Eminim ki çok üzülür.

   Sanırım Ezgi'ye teşekkür etmeliydim. İyi geçinmek için iyi davranmak lazımdı. Bende elimden geleni zor da olsa yapacaktım. Ama önce Ada'yı görmem gerekiyordu. Hem bir süredir ilgilenemiyordum, hem de Ezgi ile alakalı ne düşünüyor merak ediyordum. Bu aralar malum çok iç içe kaldılar.

   "Civcivim" diyerek neşeli çıkmasına özen gösterdiğim bir ses tonuyla içeri girdim. "Ablacığım" diye yüksek bir ses tonuyla gelip belime sarıldı. "Çok özledim seni" dedi Ada. "Bende seni çok özledim güzelim" dedim. "Bir süredir seninle ilgilenemiyorum. Nasılsın, Ezgi ile iyi anlaşıyorsunuz galiba" diye sordum.

   "Biraz sohbet ettik işte. Bilmem, anlaştık galiba" dedi Ada kararsız bir şekilde. Gayet iyi anlaşıyor gibilerdi, neden öyle dedi ki?

   "Neden öyle söyledin, kötü birşey mi dedi sana?"

   "Kötü birşey demedi, ama hep annemi soruyor" Hayatta bile olmayan birini neden sorarsın ki?

   "Merak etmiştir canım sadece, olur öyle" dedim. Yeni kendine gelen kardeşimin aklını bulandıramazdım.
   "Abla bu arada Gamze abla seni çağırdı haftaya" dedi Ada. Neden acaba?

   "Tamam güzelim ilk fırsatta gideriz" dedim gülümseyerek ve odadan çıktım. Umarım kötü bir durum yoktu. Şimdi ise Ezgi'yi bulmam gerekiyordu. Aşağı salona indiğimde Ezgi cama dönük bir şekilde telefonda konuşuyordu.  Birisini dinlemek çok ayıptı belki ama şu an şeytani fikirler aklımda dönüyordu.

   Ne konuştuğunu tam anlamadığım için birkaç adım daha yaklaştım. "Sabret, istediğine ulaşacaksın" diyordu telefondaki kişiye. 'Aynı senin sabrettiğin gibi' demek istedim. "Güneş kızım, birşey mi istedin" diye seslendi arkamdan Deniz Hanım. Deniz Hanım'ın sesini duyan Ezgi de apar topar telefonu kapattı.

   "Bir sorun yok değil mi" diye sordu Ezgi. Burada olduğuma şaşırmıştı ve sanırım onu dinlediğimi anladı. Umarım babama anlatmazdı durumu.

   "Ben sana teşekkür etmeye gelmiştim" dedim. "Babamın okul gezisine hemen izin vermesi pek mümkün değil. Sanırım sen konuştun"

   "Lafı bile olmaz, ne teşekkürü"

   "Benim için önemli, sağol tekrardan. Ben gideyim, görüşürüz" dedim ve salondan çıktım. Deniz Hanım elinde bir kahveyle kalakalmıştı.

   Ezgi hakkında ne düşüneceğimi gerçekten bilmiyordum. İçimde bir yerlerde anlamlandıramadığım bir his vardı. Güvenemiyordum, ama güvenmek zorundaydım sanki.

   Telefonuma gelen mesaj sesiyle kendime geldim.

   "Güzelim, Yiğit ve Turna ile konuştum. Seninle gelmeyi onlarda kabul etti. Rotamız Bolu'ya döndü yani" diyordu Kerem.

   "Oo süper, çok sevindim. Yarın görüşürüz "

   Derin bir nefes verip yoluma devam ettim. Güzel bir haftasonu bizi bekliyordu. Şimdi ise okula gitmem gerekiyordu.

   Okul kapısından içeri girdiğimde her zamankine göre kişi sayısı daha azdı. Sanırım bugün biraz erken gelmiştim. Her zaman oturduğumuz banka gidip beklemeye başladım. Koca burunlu Tolga yanıma gelip oturdu.

DÖNME DOLAP Where stories live. Discover now