- 4.9 -

8.1K 419 53
                                    

Siz: Erdem, kızgın mısın bana hâlâ? (07.02)

Siz: Dün bana dediklerinden sonra yazmam biraz gurursuzluk, biliyorum.

Siz: Ama dayanamıyorum yani içimde de tutamıyorum.

Siz: Ara vermek istemiyorum, ben seni çok seviyorum.

Siz: Altay'ın bana verdiği bir sigaranın bu kadar sorun olacağını bilsem, yok ederdim onu.

Siz: Aramıza soğukluk girmesin, lütfen.

Siz: Gördüğünde yazarsın, yani umarım. (Görüldü.)

Tatlı Komutan: Hala kızgınım Alev. Ve bu diğerlerinden farklı, biliyorsun.

Tatlı Komutan: Aramıza soğukluğu sen soktun Alev, kendi kendime kafamda kurmadım.

Tatlı Komutan: Ve ikimizin de araya, uzaklaşmaya ihtiyacı var.

Siz: Ara vermek istediğinden eminsin yani?

Tatlı Komutan: Eminim.

Siz: Ama ara vermek istersek eskisi gibi olamayız. Mesafe girer, bunu biliyorsun değil mi?

Tatlı Komutan: Zamanında aramızda kilometreler vardı, oldu da. Bir şey değişmedi.

Siz: Mesafeler somut bir terimdi çünkü!

Siz: Bu bahsettiğin ara, kalplerimizin birbirinden uzaklaşması. (Görüldü.)

Tatlı Komutan: Seni tek bırakmak istiyorum Alev. Düşünmeni ve gerçek hislerine karar vermeni.

Siz: Ne diyorsun Erdem?

Siz: Ben seni seviyorum, bir başkasını değil.

Siz: Ve Altay'ı sevseydim, seni ailemle tanıştırmazdım.

Tatlı Komutan: Her zaman yanındayım, belki bana karşı olan duyguların yanlıştır?

Siz: Erdem, sen benle dalga mı geçiyorsun?

Siz: Ben 22 yaşındayım, hatta bu sene 23 olacağım.

Siz: Bir insana hissettiğim duygunun adını koyabilecek yaştayım.

Tatlı Komutan: Belki ben adını koyamamışımdır? (Görüldü.)

Siz: Pekâlâ, zaman senindir.

Tatlı Komutan: Öyle demek istemedim Alev, yani ben senin onunla arandakinin adını koyamamışımdır, anlamında.

Tatlı Komutan: Hâlâ yanlış anlaşılmamak, seni kırmamak için uğraşıyorum. Şaka gibi, boş ver.

Siz: Sen cidden ondan hoşlandığıma mı inanıyorsun? (Görüldü.)

Siz: Peki, üstüne gitmeyeceğim.

Siz: Ne istersen onu yapalım, tamam.

Tatlı Komutan: Kalbini kırdıysam üzgünüm.

Siz: Kalbimi kırmadın Erdem, aksine bunu benle konuştuğun için teşekkür ederim ancak...

Siz: böyle bir şey olmadığını bile bile ara vermek istiyorsun.

Tatlı Komutan: Bilerek yaptığım yok.

Siz: Zaten merak etme, aramıza mesafe girecek.

Tatlı Komutan: Ne demek istiyorsun?

Siz: Alya'nın doğumu için İstanbul'a gideceğim.

Siz: Bahsetmiştim, birkaç aydır İstanbul'dalar diye.

Siz: Birkaç günlüğüne yanında olacağım.

Tatlı Komutan: Güzel. (Görüldü.)

Tatlı Komutan çevrimdışı...

Siz: Benim düşüneceğim bir şey yok komutan, bana yüz yıl bile versen fikrim değişmeyecek.

Siz: Ben seni seviyorum, çok hem de.

Siz: Ancak bu zaman zarfında düşüneceğim tek şey seni üzecek davranışlarımdan nasıl uzaklaşabileceğim olacak.

Siz: Ancak senden istediğim tek şey, senin de düşünmen.

Siz: Güvenmediğin birisiyle devam edemezsin. Alev'e güveniyor muyum, devam edebilir miyim diye sor kendine. Düşün.

Siz: Ve buna mümkün olabildiğince hızlı karar ver.

Siz: Çünkü bir belirsizlik içinde olmak istemiyorum.

Siz: İyi günler. (Görüldü.)

-🩶-
Birkaç gün sonra...

Derin bir nefes verip siyah kazağımı aldım. Günlerdir Erdem'in dediğini düşünüyordum, bana dediği cümleleri hâlâ kabullenemiştim.

Şimdiyse İstanbul'a gitmek için çantamı hazırlıyordum. Alya'nın doğumuna bir hafta vardı, bir iki hafta boyunca yanında kalacak, sonraysa geri dönecektim.

Çantama birkaç kıyafeti sıkıştırırken bir yandan da otobüsümü kaçırmamak için saate bakıyordum. Otobüsüm gece 12.00'deydi. Yolculuk çok uzun sürecekti, farkındaydım ancak büyük bir sorun değildi. Yolda kitap okumaya bayılırdım.

Çantamın fermuarını çekip omzuma geçirdim, anahtarımı ve masadaki poşeti elime alıp kapıya doğru ilerledim. Saat şu an 11.30'du, şimdi çıksam iyi olacaktı.

Deniz abiyle Erdem hakkında biraz konuşabilmişti. Yemekten çekildiğini ve kimseyle konuşmadığını söylemişti. Erdem'in de kendiyle ilgilenmeyi unuttuğunu fark edip akşam yola çıkmadan önce yemek yapmıştım. Üzerine seni seviyorum, yazan bir kağıt atıp poşeti bağladım.

Evden ayılıp kapıyı kilitledim. Erdem'in dairesine yavaş adımlarla ilerlerken derin bir nefes verdim, şu an uyumamıştı, emindim. Bağladığım poşeti kapıya bırakıp zile bastım, bir adım sesi yoktu. Zile tekrar bastığımda ayaklanma sesi duyuldu. Gülümseyerek hızlıca merdivenlerden aşağı indim.

Son Mesaj|TextingWhere stories live. Discover now