- 2.6 2/2 -

15.2K 566 14
                                    

"Ne diyorsun sen ya?" Sinirle bağırdığımda kaşlarını çattı. Hızlıca elini cebine götürüp telefonu çıkardı. Hızlıca birkaç tuşa basmaya başladı. "Ne demek ölmedi?"

"Bunu kimse bilmeyecekti. Görev için kimlik bilgilerine öldüğünü yazdırdık, ama sahteydi!" Telefonunu kurcalamaya devam ederken ben büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordum. "Yakınlar zorunlu olarak aranır, normalde yakını yok diye biliyorduk. Kimsenin adını vermedi sanıyorduk, bir tek sana vermiş!"

"Ve sen ölmediğini bildiğin hâlde, gözümün içine baka baka öldüğünü mü söyledin!" Sinirle bağırdığımda Erdem, şaşkınlıkla bu tepkimi inceledi. Hızlıca oturduğum yerden kalkıp çantamı aldım, burada daha fazla duracak olursam onun kalbini kırardım. Tam gideceğim sırada tekrardan durdum. "Peki Ela abla ve diğerleri, onlar?"

"Daha önceden böyle bir durum yaşandı. Ela abla yine böyle bir şey olduğunu tahmin etmiş olmalı, diğer ekip de farkındaydı." Ellerimin titremeye başladığını fark etmemle zorlukla nefes aldım. Uzun zamandır kontrol altında tuttuğum sinir krizleri ortaya çıkmaya başlıyordu. Erdem'in bakışları ellerimde durdu, kaşları havalandı. Ellerimi hızlıca arkama sakladım, beni böyle görmesini istemiyordum.

"Sen neden bana bunu söylemedin?" Dedim zorlukla. Gözlerimin kararmasıyla gözlerimi açıp kapadım, sinir krizinde olduğumun farkındaydım. Mümkün olabildiğince kendime hakim olmaya çalışırken bir yandan da derin nefesler alıp veriyordum. "Gözlerimin içine bakarken, bana sarılırken veya benle konuşurken hiç mi rahatsızlık hissetmedin içinde?"

"Görevi bugün bitti Alev, ve ben görevi biter bitmez sana anlattım, anlatıyorum." Ciddi ifadesine büründüğünde sinirimi azaltmaya çalışıyordum. Haklı olabilirdi. "Bana kızamazsın, görev zorunluluğuydu."

"Kaç haftadır nasıl olduğumdan haberin var mı? Sadece ölmedi desen bile yeterdi, sana inanırdım!" Hayal kırıklığım gözlerimden okunuyordu. Titrek bir nefes verdiğimde kendimi devam etmeye zorladım. "Saat gecenin 1'inde memleketini bulup tüm mezarlara baktım! Sadece onun mezarına gidebilmek için günlerce uyuyamadım ben!"

"Alev, böyle bir tepki verebileceğini tahmin etmiştim gelmeden önce ancak hiçbirimizin suçu yok bu konuda. Görev gereği ölü göstermek zorundaydık, kimseyle paylaşamazdık." Bu kadar sakin karşılamasını aklım almıyordu. Nasıl bu kadar rahat olabilirdi ki? "Sadece sakin ol, titriyorsun."

"Kimseyle paylaşamama zorunluluğunuz varsa neden gerçeği bilmeyen tek kişi benim Erdem?" Sona doğru sesim çaresiz çıkmıştı. Bir kez daha nefret ettim bu sinir krizlerinden bakışlarımı titreyen ellerime çevirip yumruk yaptım. Soğuktan parmak uçlarım kıpkırmızı olmuştu. Erdem'e çevirdim bakışlarımı tekrardan. Sessiz kaldı, bu soruma verebilecek bir cevabı yoktu. Erdem'in masadaki telefonu çaldığında ikimiz de bakışlarımızı telefona çevirdik.

Ekranda "Komutan Altay Aslan" yazıyordu.

Telefonu hızlıca kapatıp bakışlarını bana çevirdi, tepkimi merak ediyormuşcasına. Başımı sadece olumsuz yönde salladım, bu olanları kabullenemiyordum. Her şey birkaç saniye içerisinde gerçekleşmişti, zorlukla yutkundum.

"Haberinin olduğunu söyledim, seninle konuşmak istiyor." Erdem ciddiyetini bozmadan sessizliği bozduğunda kahkaha attım, cidden sinirim bozulmuştu. Birkaç gün öncesine kadar onunla keşke son bir kez daha konuşabilseydik, diye geçirirdim. Şimdiyse içimdeki alevlenmeye başlayan kin ve siniri güzel anılarla söndürmeye çalışıyordum.

"Belki şu an şokta ya da kızgın olduğum için bu kadar büyük tepki veriyor olabilirim ama hayır. Onla görüşmek istemiyorum." Erdem sakince yüzüme inceledi, hiçbir şey demedi. "Buna hazır değilim."

"Peki, sakin kafayla düşün." O da ayağa kalktığında sadece onu inceledim. "Sana hak veriyorum, ben de çok sinirlendim." Bana yaklaşıp elindeki battaniyeyi üzerime serdi. Battaniyeyi ittirmeye çalıştığımda iki ucundan tutup beni engelledi. Yakınlığımız dikkatimi dağıtırken devam etti. "Şimdi eve git ve biraz dinlen ve lütfen şu aptal şeyi, sigarayı, içme. Sadece dinlen, bana kızmakta haklı olabilirsin ama bil ki senin mutsuzluğunu ve kötülüğünü istemem. Sana değer veriyorum, Alev."

Son Mesaj|TextingWhere stories live. Discover now