8- "Ali"

1.3K 133 43
                                    

∆∆∆

Ben koltukta ölüden hallice yatarken Batı marketten dönüyordu. Elinde iki çiçek demeti olduğunu biliyor olduğumdan bakmadım. Bu artık klişemizdi sürekli Lehep'ten gelen çiçekler.

Hep yaptığı gibi orta sehpaya bıraktı ama bu sefer "Bu lavuk ne zaman pes edecek?" yerine "Timur kim?" diye sordu. Yavaşça kaldırdım başımı. Çiçekler sarı lale değildi yalnızca. Yanındaki beyaz güldü.

"O kim?" diye sordum bende doğrulurken. Elindeki kağıdı bana attı güllere bakarken.

Başın sağ olsun.

-Binbaşı Timur Tengri

Tabii ki tanımıştım. Tanıdığım kadarıyla da bu o binbaşıdan değil, karısından gelmişti.

Kıstığım gözlerimle kağıda bakmaya son verip lalelere döndüm. Tamam, belli ki bugün o kadar da klişe değil. Çünkü çiçeklerin arasında mor olanlar da var.

Bu sefer onun notuna uzanıp aldım. Genellikle hiç not yazmaz, arada bir günlük hayatından bahsederdi. İkiye katlanmış ince kağıdı açtım sakince. Yazısı her zamanki gibi kötüydü. İnsan ister istemez yalnız Latin harflerinde mi bu kadar kötü yazıyor yoksa Arap harflerinde de aynı mı diye merak ediyordu.

Kadıköy'de çiçek pazarı varmış ama sevdiğin gibi sarı olanlar yoktu. Bende sana mor laleler aldım çiçek pazarından.

Kaldırdım başımı mor lalelere. Sarıların içinde o kadar güzel duruyorlar ki... Dokunmadan edemedim yapraklarına.

"MFÖ de dinlermiş Arap dölü." diyip çıktı mutfaktan Batı. Özel hayat diye de bir şey yoktu. Benden önce okumuştu notu. "Arap değil, Farslı. İran'lıdır büyük ihtimalle." diye düzelttim onu ama hiç umrunda değildi. "Arap yani."

Bir şey demeden lalelerime döndüm. Onunsa susacağı yoktu. "Bunlar yemeği elle yiyorlar kızım, sen yine iyi kurtuldun he."

İnatla sustum. "Kaç kilo aldın sen bu ay?" diye sorana kadar dinlememiştim bile ne dediğini. Omuz silktim umursamazca. "6-7 vardır."

Yemek yediğim yoktu. Su bile içmiyordum stresli ya da üzgün olduğum zamanlar. Şu işe bakın ki stres ve üzüntü bana kilo aldıran yegâne şeydi. "Aygır gibi oldun. Yürüyüşe çıkalım bugün."

"Sağ ol ya." diyip koltuğun üstündeki yastığa bıraktım başımı. "Gerçekten çok kibarsın."

"Kibar mıyım bilmem ama dürüst olduğuma eminim."

Dar geliyordu üstümdeki tişört. Hamileliğin başlangıcında aldığım o kiloları vermeyi bırakın bir o kadar da alınca etim bıngıl bıngıldı. "Çıkmak istemiyorum."

Koltuğun üstünde yığılmış balina hâlime bakıp gülümsedi. Bende zoraki şekilde aynı karşılığı verdim. Emindik ki bu hâlimi lalelerin sahibi görse daha fazla diretmezdi.

"Bir şey diyeceğim." dedi koltuğa yerleşmiş Batı. Uzandığım yerde yüzüne döndüğümde girdi konuya kem küm ederek. "Ne diyorsun anlamıyorum ki?" diye açıkça net olması gerektiğini belli ettim.

"Çok kızma adama." dedi bu sefer tükürür gibi netçe. "Bana kalsaydı sana gösterecektim. O yüzden aldı. Psikolojini düşündüğü için. İyice sıyırırdın."

Kod Adı: LEHEPWhere stories live. Discover now