2. Kütüphane

224 41 54
                                    

Bölüm 2 | Kütüphane

"Gel kaçırayım seni, yavrum?"

Elimdeki kitabı önümdeki rafa bırakıp abime doğru döndüm. Kollarımı göğsümde birleştirirken sırtımı kitap rafına yaslamıştım. "Özlem Hoca'yı biliyorsun," dedim homurdanarak. "Kadın gelip denetleme yapacak. Burada olmadığımı görürse sınav puanımdan kıracak. Sonra annemin azarlamasını çekemem. Sen üstleneceksen buyur."

"Bir daha dersinden kaçma o kaçığın."

Gözlerimi büyüttüm. "Sus, yerde bile kulağı var. Bir de bu yüzden ceza yemeyelim."

"Kadın bahane buluyor çalıştırmak için, ne cezası?" dedi homurdanarak. "Neyse. Atıştırmalıklar aldım, Aral'ın yanına bıraktım. Arkada oturuyor."

Başımı salladım. Aral ne kadar basketbolla fazla ilgileniyor olsa da abimin aksine derslerine de önem veriyordu. Bu yüzden gün içerisinde kütüphanede kalır, kaçırdığı dersleri çalışırdı. Tam da bu sebepten, çoğu kız ona ders anlatma bahanesiyle kütüphanede dolaşırdı.

"Tamam, birazını da halledeyim. Ondan sonra yerim. Teşekkür ederim."

Ardıç hızla yanağımdan öptü. "Kaçtım ben." Yardım etmek istemişti ama izin vermemiş, onu göndermiştim. Ardıç'ın yanımdan ayrılmasıyla tüm dikkatimi artık tamamen işime vermiş, kitapları yerlerine dizmeye başlamıştım.

Bir süre sonra dikkatimi dağıtan şey hemen arkamda fısıltıyla sohbet eden kızların konuşmaları olmuştu. Tek anlayabildiğim Aral'la alakalı konuşuyor olduklarıydı. Galiba içlerinden biri yanına gitmek istiyordu ve arkadaşı onu cesaretlendirmeye çalışıyordu.

Aldırış etmedim. Bana neydi ki?

Kitapları dizmeye bir süre daha devam etmemin ardından açlık hissetmemle elimdeki son kitabı da yerine bıraktım. Diğer tarafta daha kitap kalmıştı. Onlara bakınma bahanesiyle diğer tarafa geçtiğimde gözlerim ilk kenardaki kitap yığınına, daha sonraysa sessizce test çözen Aral'a kaymıştı.

Biraz önceki kız onun yanındaydı.

Derin bir nefes aldım. Onun yanına şimdi gidersem yanlış anlaşılacaktı kız tarafından. Aral şu an kızdan daha çok önündeki kitaba odaklanmış olsa da bir ihtimal kızla çıkabilirdi ve yanlarına gitmem sorun olurdu. Bu yüzden kitapları dizmeye devam etmek o an yapabileceğim en mantıklı şeydi.

Artık mideme ağrıların sapladığını hissettiğim bir anda elim mideme doğru gitmiş, yüzüm hissettiğim acının etkisiyle buruşurken dudaklarımın arasından bir tıslama çıkmıştı. O an ne düşüneceklerini bile umursamadan Aral'ın yanına gitmek için arkamı döndüğümde Aral'la göz göze geldim.

Yavaşça ayağa kalktı ve eşyalarını masanın üzerine bırakmasının ardından yanıma yaklaşmaya başladı. Aramızda gittikçe küçülen mesafeyi takip eden mavi gözlerimi onun gözleriyle tekrar buluşturduğumda artık önümde dikiliyor, onunla raf arasında duruyordum.

"Miden mi ağrıyor?" Başımı salladım. "Hızlıca bitirelim de rahat rahat yemeğini ye. Ardıç atıştırmalıklar bıraktı ama doyurmaz o seni."

Gözlerim anında kısılırken, "Bana kilolu mu demek istiyorsun?" diye sordum.

"Abur cuburla karın doymaz anlamında," dedi göz devirerek. Omuz silktim. Benim için hiçbir şekilde fark etmiyordu, mideme bir şeylerin girmesi gerekiyordu, boş bir şekilde devam edemiyordum.

BEYAZ IŞIK KIRINTISI | SARIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant