3. BOLUM

358 14 5
                                    

3. BOLUM

Sabah dadim " prensesim hadi kalk kahvaltıya misafirimiz var" diyerek uyandırdı beni. "dün gece 4 de yattım biraz daha dadicigim lutfeen" diye sizlanirken dadim üzerimi acmış ve beni kolumdan cekelemekle mesguldu. "Of tamam kalktım dadicigim yeter ki kolumu çekme " dedim. Sallana sallana kalktım , saçlarımı taramak için aynaya baktığım da gözlerimin altlarının mosmor olduğunu görüp küçük bir çığlık attım. Dadim koşarak yanıma geldi " ne oldu yavrum" dedi. "bak" Diye gözlerimin altlarını gösterdim. " korkma yavrum pidesi diye bisey var. Şimdi bişeyin kalmaz " dedi ve suratıma bisey sürmeye başladı. İstee eski haline geri dondü gözlerim " teşekkür ederim dadicigim" dedim. Dolaptan özel gün kıyafeti olan siyah beyaz mini elbisemi çıkarttı dadim. Önce şaşırdım. Çünkü özel bir şey olmasa bu sık elbiseyi sabah sabah giydirtmezler bana. " ne oldu , kimmiş bu özel misafir?" dedim. " Hani su Lenard var ya yavrum , o iste " dedi. Al istee benim hayattan soğumam için en Guzel neden bu. İstemeye istemeye zorla hazırlandım. Tam yemek salonuna girecektim ki sevgili annemin dogum gunün için bana aldığı yüzüğü takmayı unuttuğum aklıma geldi. Hemen kapıdan geri dondüm ki dünkü o yakışıklı adamla bir daha carpistik. " sizinle tekrar gorusebilmek ne kadar Guzel , günaydın küçük hanım " dedi ve ben soktayken yanımdan hizlica geçip yemek odasına girdi. Her sabah gelip sevgili babamdan talimat aldıkları için yeni askerlerden diye düşündüm. Odama çıkıp yüzüğümü alıp aşağı indim. Yemek masasına otururdum. Sevgili annem ve babam beni beklemislerdi. Çünkü geç kalmıştım. Geldiğim gibi oturmuştum , etrafa bakmamıştım bile. Kafamı kaldırıp " gunaydin" dedim. Ve kafamı yine indirdim. Bir dakika karşımda oturan adam , o yakışıklı adam. Kafamı bir daha kaldırdım ve o yakışıklı adamla göz göze geldim. Ama dadim bana Lenard in gelecegini söylemişti. Bı dakika bu adam Lenard olabilir mı ? Yok hayır olamaz bu adam bir kere yakışıklı. Lenard i en son gördüğümde arkadaslar arası "vessey" olsak adlandırdığımız bir haldeydi. Yok o olamaz dedim kendi kendime. Yemeğe dondüm. Genellikle kahvaltı bittiğinde herkes kahve icer ve sohbet eder. Kahvaltımızı bitirdik ve her zamanki gibi kahvelerimizi içerken sevgili babam " Bran ne yapıyor Lenard " dedi ve beni bir öksürük sardı. Oksur oksur düzeltmedim. İzin isteyip yanlarından ayrıldım. Banyoya gidip aynaya baktım ve inanamadım. Ayrıca da Lenard hakkında bunları söylediğim için de çok utandım. Aşağı inemezdim utancımdan kipkirmizi olmuştum. Odama geçtim hemen

Yarım saat sonra sakinlesmek için resim yapmaya başladım. Tam bu sırada kapı çaldı. " geel" diye bayırında içeri girdi. Tuvalim kapıya ters olduğu için sırtım kapıya dönüktu. Bu yüzden geleni göremedim. Arkama baktım ki Lenard. Nasıl ya? Nasıl gelir bu cocuk? Ben böyle saçma sorular düşünürken "merhaba " dedi gülümseyerek. " merhaba" dedim şaşkın şaşkın bakarken "görüşmeyeli uzun zaman oldu. Çok buyumussun" dedi. "sende çok degismissin. Taniyamadim seni"dedim. "dün gece çok güzeldin" dedi. Önce şaşırdım çünkü ben onu taniyamamistim o beni nasıl tanıdı acaba ? "teşekkür ederim" dedim. Biz konuşurken dadim içeri girdi. "yavrun baban sizi çağırıyor" dedi. "tamam geliyoruz" dedim. Lenard a dönüp "sen in , resmimin bitmesine çok az kaldı. Bitsin ben de gelirim. " dedim. Kafa sallayın dışarı çıktı. Aslında resim falan umrumda değil. Soku atlatmaya çalışıyorum. Kendime biraz gelince oturma salonuna geçtim. Annem "hosgeldin yavrum " dedi. "hosbuldum" diyerek gülümsedim. "Lenard seni ülkesine çağırıyor , ne dersin bir tatili hak ettin?" diye sıkıştırdı annem. Aah anne aah hiç değişmeyeceksin değil mı ? Tam ben ne cevap versem diye düşünürken dadim geldi " yavrum iki dakika gelir mısın ?" dedi. Ah ben bu kadını yerim beni nasıl bir durumdan kurtardığını bir bilse. Dışarı çıktığımızda "ne oldu?" diye sordum. "yavrum Henry seninle konuşmak istiyormuş" dedi. Al istee bu kasini ben çok seviyorum yaa. "nerede ?" dedim. "bahçede seni bekliyor" dedi. Ben mutluluktan ziplaya ziplaya bahçeye çıkarken bahçede bir kose de oturan Henry i gördüm. Yanına gittiğimde ayağa kalktı. Her zaman ki gibi çok tatliydi. "nasılsın " dedi. "iyiyim sen?" dedim suratında anlayamadığım bir ifade vardı. "iyiyim dedi. "ne oldu sana ? Neyin var ?" dedim ve o an durdu. Keske o söyleyeceklerini hiç duymasaydım ...

BAZEN SADECE...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin