1.6

221 8 113
                                    

Selam babysler.
İyi okumalar, bol yorumlar.
Fena bir bölüm olduğu uyarısını şimdiden yapayım, ona göre okuyun gençler.

***

Mutfağa gelen kaşları çatık kızla, dudaklarım tekrardan keyifle kıvrıldı, ona yapmacık bir üzüntüyle, "Bebeğim, bitki çayları ve ağrı kesici nerde? Senin için bulayım?" dediğimde bana iyice yaklaşıp, karnıma sert olduğunu düşündüğü fakat asla öyle olmayan ufak bir yumruk indirdiğinde kahkahalara boğulmuştum.

"Ya napıyorsun ya napıyorsun, zor tuttum kendimi ruh hastası!"

Ben gülmeye devam ettiğim için, daha da kurulup beni ittirmeye çalışmıştı fakat, yarım kadar bile sayılmadığı için hiçbir işe yaramıyordu bu yaptıkları. Minik bebeğim benim, sen bana vursan kaç yazar.

Bileklerinden tutup, kendi yaslandığım tezgaha yasladım ve araya aldım benden ufak olan kızı. Onu bu kadar kolay yönlendirebiliyor olmak o kadar büyük bir haz veriyordu ki bana, içim gidiyordu resmen. Bu bile yükseltiyordu beni resmen. Anlık şaşırarak dudakları aralandığında ben sırıtarak, konuştum.

"Ne için zor tuttun ki kendini, tam anlayamadım ben?"

Bunu söylerken ona iyice yaklaşmış ve vücudumu ona yaslamıştım.

Ona yaslandığımda, benim de içim titremişti ama belli etmemeye çalışmıştım. Çünkü masada onu ne kadar çıldırtmış olsam da, bu yaptıklarım beni de kaldırmıştı. Çoktan sertleşmiş olan erkekliğim, onun karnına yaslanmıştı şimdi. Kısa oluşu bazen böyle şeylere sebep olsa da, bir sorun göremiyordum, bir kucağıma almama bakardı.

Yutkundu.

"Of Samet of..."

Yakınırcasına adımı sayıkladığında keyiflendim daha da.

"Ne oldu bebeğim? Bir şey yapmadım ki, sadece sevgilimi sevmek istedim ve sevdim, ne var bunda."

İç çektiğinde güldüm ve eğilip dudaklarına kısa bir öpücük kondurdum. Bu yaptığımla o da ellerini boynuma sarmıştı ama hala suratında naz dolu ifadeler vardı, gülümsedim. Boynuna doğru eğilerek, burnumu hafifçe boynuna sürttüm. Ardından kısaca, sıcak dilimi değdirdim, ardından yaladığım yere doğru tahrik olduğumu deli gibi belli eden bir tonda konuştum.

"Sesinin titremesinin, kulağıma bu kadar güzel geleceğini hiç düşünmemiştim bebeğim."

Konuştuğum noktaya doğru dudaklarımı bastırdım, emdim, ardından ufak ufak dişlerimi sürttüm. Zar zor ağzında flörtöz kaçan bir soru kelimesi kaçtı.

"Ya?"

Bunu söylemesiyle başımı salladım, ardından başımı boynundan kaldırarak, gözlerini görebilmek adına yüzlerimizi eşitledim, "Daha farklı şekillerde de duymak istiyorum." Bu söylediğim şeyin ardından, gözlerinin koyulaştığını görmemle, tüm sırıtma ifadem silinmişti. Onu istiyordum, onun gözlerinde de bunu görmüştüm, o da beni istiyordu.

"Nasıl?"

Resmen bakışlarımızdan ve bedenlerimizden birazdan elektrik akılmarı fışkıracaktı, öyle bir çekim vardı üzerimizde. Aşkımızın ateşi, yakardı ortalığı, öyle bir çekimdi, daha önce böylesini hissetmediğimi bildiğim bir tensel, vücutsal ve ruhsal bir çekimdi bu.

Kollarımı sağına ve soluna yaslarken ona doğru eğildim, ardından suratlarımızı tam olarak tekrardan eşitlerken gözlerinin içine baka baka kurdum cümlemi.

"Dudakların o geceki gibi kızarmış haldeyken, sesin ve bacakların titrerken, adımı inleyişini duymak istiyorum kızım. Hem de hemen."

Bunu söylememle nefesleri sıklaşmış ve dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı. Önce suratında tereddüt dolu bir ifade oluştu, ardından ise dudaklarını yaladı, boynumdaki ellerini enseme çıkartıp gözlerini gözlerime tekrardan diktiğinde ben de hevesle bakıyordum ona. Heyecanlanmıştı, bunu görmek bile beni öylesine mahvediyordu ki, bu kızın her hareketi beni yakıp geçiyordu.

Sarhoş, Samet AkaydınWhere stories live. Discover now