14

904 62 1
                                    

medya : Liliya'nın elbisesi

Benim hizmetimde olan, ve aynı zamanda bana arkadaşlık yapan Mary ile bahçede gezerken, Cordelia'nın bahçelerinin gerçekten çok güzel olduğuna kendimi inandırmıştım.

"Mary, Victor genelde de çok içer mi?"

"Malesef. Prens migreni dolayısıyla geceleri uykusuzluk çektiği için çoğu zaman şarabı çok kaçırır ve sızar"

"Anladım, anlatsana nasıl biridir özel hayatında? Paldır küldür evlendik malum merak ediyorum"

"Aslında sinirli biridir, çoğu kez askerlere bağırdığını duyarım. Size karşı öyle değildir eminim, gözlerinize nasıl baktığını görüyorum"

Deyip güldüğünde bende yarım ağız güldüm.

"Şimdide olduğu gibi genelde Samuel ile ava giderler, bazende kralla. Piyano çalar ve çok güzel Latince konuşur, deniz ürünlerinden nefret eder ve az pişmiş kırmızı et ve şaraba bayılır. Bu arada Samuelden duyduğum kadarıyla piyano çalan kızlara bayılırmış, sizin çaldığınızı duyunca çok sevinmiştir eminim."

"Çok" deyip güldüm dediğine

Mary'nin dediği ile aklıma yine iddia geldi. Sahi atım Rose gelmiş miydi?

"Mary, benim atım kraliyete getirilecekti. Gelmedi mi henüz?"

"Bugün odanıza piyanoyu yerleştirirken şövalyelerden duydum, sarayın arkasındaki çiftliğe bırakmışlar. Şimdiye kadar hiç bu kadar güzel bir at görmediklerini söylüyorlardı" deyip güldü

"Ah iyi, sevindim."

"Siz neleri seversiniz prensesim, akşam yemekleri ona göre hazırlanacak."

"Ben acı şeyleri asla yemem Mary, tavuktan nefret ederim. Ama Victorun aksine deniz ürünlerine bayılırım, balık en sevdiğim yemek. Sütlü tatlılar severim ama çok tatlı yemem, meyve severim her gün erik ikramı yapabilirsiniz" deyip gülmeye başladım.

~•~•~

Victor avdan öğleden sonra döndüğünde Mary saraya dönmüştü, bense bahçedeydim.

Victor bahçeye yanıma geldiğinde konuştu "Tüm saray atınızdan bahsediyor Prenses"

Dediğine gülüp "Hadi çiftliğe götür beni" dediğimde "Hadi gidelim" deyip oturduğum yerden beni kaldırmak için elini uzattı. Elini tutup kalktığımda elimi öpüp koluna girmemi sağladı.

Çok geçmeden çiftliğe girdiğimizde bembeyaz yelesini savuran Rose'u görmemle Victor'un kolundan çıkıp hızlı adımlarla yanına gittim.

Rose ön iki ayağını kaldırark mutlu sesler çıkardığında kafasını sevdim.

"Rose? Kızım seni çok özledim" yelesini öpüp sevmeye başladığımda Victor yanıma geldi.

"Rose güzelmiş gerçektende hakkını yememek gerek" dediğine gülümseyip yanımdaki muhafıza seslendim.

"Atımı hazırlasınlar bineceğim"

Victor dediğime şaşırıp "Yarışmak için sabırsızsın" diyerek benimkinin aksine simsiyah bir atın yanına gitti, at bir Harada duruyordu kapısındaysa Apollo yazıyordu.

Çoğu attan uzakta duran simsiyah bir attı ama sürekli hırladığı için biraz korkmadım desem yalan olacak.

Victor'u görür görmez kişnemeye başlamasıyla yanına gittim "Korkutucu"

"Çoğu at korktuğu için uzakta zaten Apollo. Hırçın bir attır" Victor Haradan uzattığı kafasını severken arkasında duruyordum. Bu halime kahkaha atıp "Sakin ol, yenilmekten bu kadar korkma" dediğinde cevap vermedim. Attan gerçekten korkmuştum.

"Şşh, hadi gel" diye elimi tutup yaklaştırdığında elimi atın yelesine koydu. Apollo bundan hoşlanmış olacak ki kafasını elime sürtmeye başladı, Victor Apollonun bu hareketine gülüp "Senin çıkma zamanın gelmiş kızım anlaşılan" dedi ve kapıyı açtı.

"Ne? Kız mıydı?"

"Evet, ama çoğu erkek atı dövdü çiftlikteki" deyip yularını tutup muhafızlara hazırlamaları için teslim etti.

Yanıma gelip eliyle belimi kavradı ve diğer eliyle yolun sonunu gösterdi.

"Bak oraya kadar gideceğiz, sonrasında sola doğru bir dönüş var oradanda yeniden çiftliğe döneceğiz anlaştık mı"

"Tamam, anlaştık"

~•~•~

"Hazır mısın?"

"3,2,1!"

Dizginleri elime alıp hızlıca vurduğumda Rose koşmayı özlemiş gibi hızlı bir tempoyla koşmaya başladı. Victorun arkamda kaldığını gördüğümde beni hafife aldığını anlamıştım.

Yolu yarıladığımızda yanıma geldi,

"Ne o? Beni hafife alıyorsun"

"Beklediğimden iyisin" die bağırdığında güldüm.

Dönemeçe yaklaştığımızda çok daha hızlanıp dönemeçte önüne geçtim Victor'un. İkimizde çok hızlı gitmeye başlamıştık, Victor yeniden beni yakaladığında yolun sonuna gelmek üzereydik.

Son gücümle Victoru tam geçiyordum ki o da benle aynı şeyi düşünmüş olmalı, atının boyu dolayısı ile benden önde bitirmişti yarışı.

Atı durdurup yanına nefes nefese yaklaştım.

"Olmaz böyle, beni taklit edip atının boyu sayesinde kazandın. Senden daha iyi at bindiğime eminim ama senin kadar iyi hile yapamıyorum"

"Hiç fena değilsin evet ama yenilgiyi kabul etmeyi öğrenmen gerek güzelim" deyip attan indi ve bana ellerini uzattı. Sinir katsayım giderek artarken ayaklarımı sarkıtıp omzuna tutundum ama yetmedi, belime sarılıp beni kucaklayarak indirdiğinde nabzım dışarıdan atıyordu sanki.

Hala bana sarılırır pozisyonda dururken saçlarımın arasında nefes nefeseydi. "Sizi yordum mu Prens?"

Gülerek kafa salladığında hala bırakmıyordu, kollarında kaybolmuştum resmen.

"Madeline prensesini dizlerinizde ne kadar istediğinizi görmüş oldum, bunun için her şeyinizi ortaya kaydunuz bakıyorumda"

Hala kulağımın orada nefesini düzene sokmaya çalışırken cümlemi düzeltir şekilde fısıldadı.

"Cordelia prensesi*"

kitap çok yeni, bölümü beğendiyseniz oy verip ve yorum yapıp destek olabilirsiniz🤍

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

kitap çok yeni, bölümü beğendiyseniz oy verip ve yorum yapıp destek olabilirsiniz🤍

Aşağıdaki yıldıza dokunmayı unutmayın!

Liliya | Tarihi KurguWhere stories live. Discover now