19🐍

900 95 63
                                    

Sizi güldürmeye ve ağlatmaya geldim. 😁

Motivasyonlarımı bırakmayı unutmayın bak. 😘

Yüzüne tane tane karlar düşüyordu, uykusu açılmaya başladığı için bu gıdıklıyordu. Sırt üstü uzanmıştı Elmas, gözlerini zorlanarak açtığında mavi gökyüzünü gördü direkt. Uzun ağaçların yaprakları ve sakince yağan kar gökyüzünü, beyaz tuvalı canlandıran renkler gibi süslüyordu. Ormanın sessizliği, tulumun içinde sıcak oluşu ve bu izlemeye doyamadığı sakinleştirici manzara eşsizdi. Kabustan uyanmış gibi rahatsızca kıpırdanırken gözlerini açtığı bu güzel rüyadan hiç ayrılmak istemiyordu.

Ama ne var ki henüz ölmemişti ve insan ölene kadar bir şeylerle baş etmek zorundaydı.

Başını çevirdiğinde Elif'i arkası ona dönük otururken gördü. Usulca oturdu. Yılan da yoktu. Elif onun varlığını sezince yandan baktı ve nereye odaklandığını gördü. "Büyük ihtimalle yavrularını kontrole gitti, o küçük yırtıcıların buna ihtiyacı olduğunu sanmıyorum ama ne yaparsın," gözleri birleşti. "Anne yüreği. Tuhaf bir şekilde onda var." Başını iki yana salladı. "Hala inanamıyorum."

Başını sallayarak anladığını belirtti. "Bize yine akşam mı katılacak sence?"

"Bilmiyorum..." Başıyla Elmas'ın diğer yanını işaret etti. "Tayanç abi ormana gitti bu arada. İyi görünmüyordu."

Hızla başı Tayanç'ın hala yerde serili olan boş tulumuna kaydı. Endişe karnından göğsüne tırmandı ve içini sıktı. "Ne zaman gitti?"

"Yarım saatten fazla oluyor. Tuvalete gittiğini sanmıştım ama eğer cırcır olmadıysa biraz uzun sürdü... Gidip baksan ya?"

Başını sallayıp hızla ayaklandı. "Sen neden sormadın ya da gitmedin peşinden?"

"Eğer bir derdi varsa bunu bana anlatacağını sanmıyorum, sen dene."

"Niye öyle düşünüyorsun ki? Dedikodularınızı seviyor bence."

"İnsanlardan çok çabuk sıkılabilen biriyim. Ayrıca dertler de boğuyor beni."

"Belki de hayvanları bırakıp kendi üstünde deney yapmalısın, empati yükleyebiliyor muyuz sana?"

Elif hiç bozulmadı. "Sen IQ'nu yükselttiğin zaman -ki bu beşinci Dünya savaşı kadar imkansız- bende kıçıma kabloları sokup robota dönüşeceğim ve soruna cevaben; evet. O zaman empati yükleyebilirsin."

Yüzünü ekşitip dil çıkarttı. "Ne tarafa gitti?" Ormana bakındı.

"Şu tarafa." Güneyi işaret etti.

Elmas hiç vakit kaybetmeden gösterdiği yöne ilerledi, görüş açısından çıkana kadar ablasının sırtını seyretti Elif ve sıkıntılı bir nefes aldı. Tüm bunlar bittiğinde ablasına sarılıp öpecek kadar mutlu olacaktı ki, bunu yıllar sonra ilk defa Eser'le sudan çıktıkları zaman yapmıştı, ilk yaptığında da bebekti sanırım.

Aralarındaki kardeşlik bağının bile çözemediği bazı duvarlar onu huzursuz etti. Düşünmesi gereken hayatlar vardı, tehlikeler, kusursuz işlemesi gereken bir plan, ilişkisi, hayatı ve pişmanlık yaşatacak olan seçimleri vardı.

Anakondaya bunu yapmak canını sıkıyordu!

O sırada Elmas hala yürüyordu. Devam ettikçe korkuyordu, ya Tayanç geri dönmüştü o ayrıldığı zaman, ya çok uzaklaşmıştı, ya Elif yanlış bilgi vermişti, -buna pek ihtimal vermiyordu- ya da kaybolmuştu.

Dakikalarca bunların hangisinin daha ihtimalli olabileceğini düşünerek yürümeye devam etti. Sonra onu buldu. Kalın gövdeli, ayıların pençelerini sürtmesinden dolayı soyulmuş kabuklu, tek gövdeli ama uzun dalları olan ikiz bir ağaca yaslanmıştı. Yandan görüyordu, dizlerini kendine çekmiş başını arkaya atmış, kollarını bacaklarına hafifçe sarmıştı.

ANAKONDAWhere stories live. Discover now