4🐍

1.3K 132 142
                                    

Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın canlar. ☺️

Bir karınca olduğunuzu düşünün; küçük, zayıf ama zeki ve çalışkan. Ölümden kaçmak için dağa tırmanmanız gerek, karıncaya imkansız gibi görünür. Bir kum çıkıntısını aşmak bile zorken dağa çıkması gerek, kaçması ama aynı zamanda da savaşması gerek, daha kötü olan kısım ise kazanmak zorunda. Ölüm, en son düşünebileceği şey.

Onu koruyan hiçbir şey yok, savunan, kol kanat geren... Arkadaşları da o an yanında değil, yalnız ve yükü ağır. Onlarca çift gözün içindeki ruhun sönmemesi için savaşmak zorunda, kendisinden çok başkaları için...

Elmas'ın sabah uyandığı zaman hissettiği tam da buydu, kimse ondan bunu istemese de suçluluk hissi onu ele geçiriyordu. Herkesten daha çok korktuğunu önce kardeşlerinden saklamak zorundaydı.

Elif'in ve Elmas'ın dışarı çıkacağını görenler ayaklanmıştı. Lale kollarını göğsünde bağlamış bakışlarını ikisine dikmişti. "Tehlikeli değil mi?" Diye sordu, eğer ölürlerse biraz üzülebilirdi. Suratı asıktı, endişesini saklayan tek yüz tipi buydu... Ayrıca bu sabah, dün akşama göre daha sakin uyanmıştı. Sanki şoku atlatmış gibiydi, ama korkusu ve bilinci yerindeydi.

Bazıları ise olayı yeni kavrıyor gibi krizler geçirmeye başlamıştı. Elmas'ı da ilk uyandıran bağıra bağıra ağlama sesleriydi. Birileri ağlıyor, başka birileri susturmaya çalışıyordu.

Elmas, Lale'nin gözlerine baktı. O arkadaşıydı, ama şu an bir yabancıya bakıyor gibiydi. Bunun sebebi Lale değil, kendisiydi. Kırgındı ona. Yutkundu. "Almamız gereken şey çok önemli, hayat memat meselesi." Lale'nin yanında halka şeklinde dizilmiş olan tanıdık ve tanımadık yüzlere baktı. Elif ve Ada arkasındaydı... Sesi kısılıp güçsüzleşirken devam etti, bunu demeye çekinmişti. "Bu yüzden yardıma birkaç kişi daha gelir diye düşünmüştüm?"

Kimseden ses çıkmadı, herkes kim öne çıkacak diye birbirine baktı, ama kimsenin buna cesareti yoktu. Gözler bir kere görmüştü onu, beyin bir kere algılamıştı, korku bir kere ele geçirmişti benliklerini...

Elmas ümitle hepsine tek tek baktı, başta Pars'a. Onun başını eğmiş sessiz hali yargılanmayı hak etmiyordu belki, lakin kendisini tek başına dışarı gönderecek kadar mı değer veriyordu? Arkadaşları desen ona keza.

"Ben gelirim." Hızla başını çevirdi, gözleri sesin sahibini aradı. Tayanç kalabalığın arasından geçip önde durdu, peşine kardeşi Eser de yanında belirdi ve, "ben de." Dedi.

Elmas'ın içi rahatladı. Tek başlarına gitmek onu deli gibi korkutmuştu. En azından yanlarında birileri olması güvenli olmasa da, rahatlatıcı olacaktı... Gerçi Elif'e sorsa gerek yoktu!

Elif yaslandığı duvardan ayırdı sırtını. "Güzel, odadaki tek iki erkek bize katıldı, gidelim abla." Dedi soğuk bir sesle, fazla sakin ve ruhsuzdu.

Ettiği lafla erkekler sinirle mırıldansa da kimse çıkıp bir şey diyemedi.

Elmas kardeşine başını sallayıp kalabalığa döndü, Eser ve Tayanç Elmas'ın arkasına Elif'in yanına geçti.

"Burada kalırken kız kardeşimle ilgilenebilir misiniz?" Diye sordu tekrar çekinerek.

Lale'ye sormamıştı, genel bir soruydu. Ama o tam onaylayarak öne çıkacaktı ki başka bir ses, ince güzel bir ses yakından geldi. "Ben yanında olurum." Uzun sarı saçlı, zayıf güzel bir kızdı sesin sahibi, sesi gibi narindi.

Elmas minnettarlıkla kıza baktı, tebessüm etti. Kızdan da karşılığını alınca kardeşine dönüp aynı boya gelebilmek için önünde eğildi. Kalabalık dağılıp sadece etraflarında tanıdıklar ve birkaç meraklı kalırken, Elmas kardeşinin saçlarını okşadı. Bu onu sor görüşü olabilirdi.

ANAKONDAWhere stories live. Discover now