3🐍

1.4K 133 97
                                    

5 AY ÖNCE...

Kumhatlar malikanesinin arkasındaki ormanın içlerinde ılık suya sahip, orta boydaki havuzu ve yeşil ile su sesinin karıştığı huzuru barındıran bir şelale vardı. Ağustos ayının sıcaklığını sık sık buraya gelerek bastırıyorlardı. Evleri ile şelalenin arasında biraz mesafe olduğu için arabayla geliyorlardı.

Elif yere serilmiş piknik örtüsünün üstünde oturuyordu, dizlerinin üstüne koyduğu test kitabına gömülmüştü.

Aile fertleri suda oynayıp gülüşürlerken onları hiç duymuyormuş gibi takılıyordu. Su fobisi onu oraya yaklaştırmıyordu, sesi bile rahatsız etse de kendini 'sorun değil' diyerek rahatlatıyordu. Kim bilir kaçıncı fizik sorusunda yanına ablası oturdu, beline havlusunu sarmıştı, üstünde yarım atlet olan mayosu vardı... O olduğunu bildiği için başını kaldırmadı.

Elmas kardeşine yandan bakıp nefes verdi. "Su fobin olabilir ama en azından ayaklarını sokabilirsin." Dedi nefes nefese, baş havlusuyla saçlarını kurulamaya başladı.

"Canım istemiyor." Diye geçiştirdi umursamaz bir sesle, duygularının ve isteklerinin üstünü kalın bir yorganla örtüyordu.

Elmas kardeşine inanmasa da üstüne gitmedi. Hafifçe eğilip ne yaptığına baktı yalandan. "Ne çözüyorsun?" İlgili abla tavrı Elif'i rahatsız etse de saçma bir çıkışta bulunmadı.

"Fizik."

"Güzel." Diyerek gülümsedi. "Eve dönünce bana da yardım eder misin?"

Elif ablasına baktı, onun gözlerindeki neşenin aksine kendisi oldukça soluk kalıyordu. "IQ düşük, ama hayaller büyük." Dedi. "Araba ha? Hem de uçanından?" Alayla güldü.

Elmas'ın suratı düşerken kaşlarını çattı. Sadece kendi içinde sakladığı bu hayali ve sırrını o nereden biliyordu?

Elif devam etti. "Günlüğünde görmüştüm." Eğleniyor görünüyordu.

Elmas sinirle omzuna vurdu, "hey!" Bağırışı şelale sesinde annesi, kardeşi ve babasına kadar gitmişti.

Leman onların atışmalarına alışık olduğu için kısaca bakıp önüne dönmüştü. Göktuğ, Ada'ya yüzmeyi öğretirken o da çevrelerinde dolaşıp kızıyla yüzüyordu.

Elif acıyla yüzünü buruşturdu, kolunu sıvazlarken kısık gözlerle ablasına baktı. "Ortalıkta bırakmasaydın okumazdım."

"Sana inanamıyorum." Önüne dönerken mırıldandı. "Aptal." Elmas sinirle surat asmış etrafa bakarken Elif ablasını süzdü birkaç saniye. Sonra kitabını kapatıp diğer yanına bırakıp ona döndü, bağdaş kurdu. İlgisi ona yönelmişti tamamen.

"Neden uçan araba? Neden onu icat etmek istiyorsun? Yerde yeterince iyi değil miyiz?"

Elmas alt dudağını dişleyip başta cevap vermedi. Bakışları kararlı ama çekingendi. "Başarabilirim." İçindeki her cümleyi dışa aktaramıyordu. Kendini kanıtlama isteği; kardeşinin adım atmayacağı ve belki de yapamayacağını umduğu bir şeyde başarılı olma isteği uyandırıyordu onda. Elif'i bir konuda geçmek istiyordu.

"Aksinin olma olasılığı %90, ama sen bilirsin. Azimli sıçan, mermeri deler." Deyip önüne döndü, kitabını geri aldığında Elmas ona baktı.

"Senin bir hayalin yok mu?"

Elif hazır cevaplılıkla, "senden sonra uçan ev yapacağım." Dedi.

Elmas neşeyle gülüp bu sefer daha az güçle kardeşinin koluna vurdu, ittirdi, Elif yerinde diğer tarafa kayarken gülümsedi. Ablasına yandan baktığı zaman mutluluk barındıran gülümsemesinin dudaklarında uzun süre yer edineceğini anladı, güzel gülümsüyordu. Ablası başkalarının ve onun düşüncesinin aksine güzeldi, Elif öyle olduğunu biliyordu. Kendisinden de güzeldi.

ANAKONDAWhere stories live. Discover now