3.5~

77 15 226
                                    

Selam canlarım👋

Nasılsınız?

O kadar yoğun bir ay geçirdim ki sanki cumhurbaşkanıyım ndhdhdj

Neyse. Sınav haftası geldi. Ben yerlerde sürünüyorum nzhzhz. Siz de durumlar ne?

Hadi bölüme geçin bir an önce.

Keyifli okumalar 🦋

____________________

"Biraz sakin mi olsan artık? Bak görüp tanıyınca bu kadar gerilmenin boşa olduğunu anlayacaksın." Kırmızı ışık yanınca arabayı yavaşlatan Uraz'a gözlerimi devirdim. Sanki öyle 'ha' deyince sakinleşiyordum!

"Senin için hava hoş tabii Uraz bey! Kuzen senin kuzenin, polis senin polisin!" Kulaklarımı Uraz'ın kahkahası doldurduğunda ne kadar güzel güldüğünü sonra düşünmeye erteleyerek bakışlarımı ona çevirdim. Yeşil ışık yandığında ufak ufak hareket etmeye başlarken: "polis benim polisim mi?" Demesiyle tekrardan kahkaha atması bir oldu. Vites de olan koluna hafif bir şekilde vurup:

"Gülme! Stresden ne dediğimi mi biliyorum ben." Gülümsemesini durdurup, yüzündeki hafif tebessüm ile bana bakarken "İnan bana bırak stres yapmayı, bu kadar şebeklikle nasıl polis olduğunu sorgularsın. Hem ben konuştum 'kendi polisimle!' Ne zamandan beri bu tür rahatsızlıklar verdiğini ve bunun gibi ufak birkaç detayla işi çözebileceklerinden bahsetti. Yani senin anlattığın kadarı ile sana elinden geldiğince yardımının dokunacağından eminim güzelim." Güzelim? Geç onu geç, sonra takıl ona Kumru!

'Sen de her şeyi sonraya atıyorsun, gece uyumamayı planlıyorsun herhalde..'

Sus müzeyyen sus!

'Tamam be sana da iyilik yaramıyor!'

Bu arada Uraz laf arasında laf sokmuştu bu da gözümden kaçmadı.

"Umarım dediğin gibi olur Uraz. Umarım bir an önce Kaan konusu kökünden çözülür. Artık dayanabilecek gücüm kalmadı. Evet, belki eskisi kadar o pisliğin yaptığı, yaşattığı şeylere sessiz kalmıyor olabilirim ama artık sesimin de yavaş yavaş kısılmaya başladığının farkındayım. Tıpkı gücümünde tükendiği gibi..."

Belki bu kadar net olmamalıydım. Belki de daha önceden içimi açmalıydım bilmiyorum. Ama az biraz da olsa iyi geldiği kesindi. Uraz'a karşı hissettiğim birtakım dugular gayette kendi içimde çok açıktı. Boyutunun ne dercede olduğu konusunda hiçbir fikrimin olmaması, onu gördüğüm zaman hızlanan kalbimi, tıpkı ormanları andıran gözlerinde koybolma isteğimi teğet geçeceğim anlamına gelmiyordu.

Bakışlarım onu bulduğunda, gözlerim çatılan kaşlarında takılı kalmıştı. Öfkenin aksine düşünceli bir şekilde çatılmış olan kaşları ve onlara eşlik eden dudakları...

"Bir daha..." deyip elinin altındaki direksiyona hafif uyguladığı baskı ile beraber beyazlaşan parmak boğumlarına bakarken "bir daha?" Demiştim.

"Bir daha sakın kendin hakkında ne güçsüz ne de sessiz tabirini kullandığını duymak istemiyorum Kumru! Sen güçsüz degilsin. Hele ki sessiz hiç değilsin! Hatta ve hatta sen benim tanıdığım en güçlü kadınsın. Ne yaşamış olursan ol başını hep dik tutabilen nadir insanlardansın." Ne demeliydim bilmiyorum. Beni böyle tanımlaması hoşuma gitmişti. Güçlü biri olduğumu bir başkasından duymak sevindirmişti. Belki de sevindiren başkasının ağzından duyuşum değil de, duyduğum kişinin Uraz olmasıydı...

İMKÂNSIZIN AŞKIWhere stories live. Discover now