37. Kim O Hadsizler?

3.8K 273 60
                                    

Slm

Baş agrisindan geberiyorum. İlaç aldım ama işe yaramıyor kafayı yemek üzereyim...

Misafirler var ve arkadaşım yakışıklı çocuğun resmini çek at diyo delirmek üzereyim cidden...

Offf niye böyle oldu ya ayaklarım da şiş topuklu ayakkabıyı icat eden pezevengin anasına saygılar

Bye








Jungkook şaşkınlıkla bütün bahçeye baktı. Yavaşça kendini kaydırıp aşağı indi. Taehyung eski formuna dönünce beklenti içinde Jungkook'a baktı. "Beğendin mi?" Yüzünden hiç bir ifade anlamıyordu. Jungkook en sonunda dayanamayıp ağlamaya başladı. "Jungkook niye ağlıyorsun?!" Panikle ona sarıldı. "Taehyung bizim men...menekşelerimiz. Bizim çiçeklerimiz." Taehyung şimdi anlıyordu. 

"Evet bizim çiçeklerimiz. Senin için yaptım güzel mi?" Jungkook vakit kaybetmeden kafa salladı. "Çok...çok güzel." Kızarmış burnunu çekip etrafa biraz daha baktı. "Senin feremonların...hep büyülü kokuyor diye düşünüyordum. Doğru düşünüyormuşum. Menekşe kokusuna sahipsin. Güzel kokun çok değişik...kokladıkça koklayasım geliyor. Aslında menekşe koktuğunu bilmiyordum. Çiçeklerimiz çıktığı için onları bahçeye de dikmek istedim ve o zaman fark ettim. İlk başta arkamda olduğunu sanmıştım. Ödüm kopmuştu." Durup kare gülümsemesinden sundu.

Jungkook'ta onunla beraber kıkırdadı. "Çok beğendim Taehyung...Bu benim için çok anlamlı...teşekkürler." Uzanıp  çenesinden öptü. Çiçeklerine temas eden çiçekleri tatlı bir  kaşıntı yaydı bütün vücudun da. Taehyung geri çekilip ellerini havaya kaldırdı. "Ahh teslim oluyorummm! Daha fazla bana işkence etmeee!" Tatlı bir çocuk edasıyla konuşması çok komikti.

"Yaa ben öyle bir şey mi yapıyorum!" Kıkırtısı hoş bir tını içeriyordu. "İyi ki varsın Jungkook. Seni seviyorum." Bir anda durup bunu pat diye söyleyince Jungkook afallamıştı. Hala alışamıyordu. İlk başlarda kanlı bıçaklı olacağını düşündüğü adamla şuan evliydi ve ona sürekli sevgi sözcükleri söylüyordu. Kafasını yana yatırıp gamzeleri çıkana kadar sırıttı. "Biliyorum canım herkes öyle der." Sesindeki bilmişlik Taehyung'u delirtiyordu.

"Herkes derken? Kim o hadsizler? Söyle de onları bir güzel öldüreyim." Sinirden çıkan damarlarla aşırı seksi gözüküyordu. "Hmm... bilmem...Bir çok kişi." Onu delirtmeyi seviyordu. "Ahh! Jungkook canım beni çıldırtmak mı istiyorsun!?" Jungkook yüzüne koyabildiği en tatlı ifadesini koyup masumca baktı. "Evet...çok seksi oluyorsun...bunu seviyorum." Taehyung biraz da olsa sakinleşmişti.

"Beni sevdiğini söylemeyecek misin? İyi ki yok muyum ben niye söylemiyorsun." Jungkook onun bu tatlı hallerin bakıp biraz daha kıkırdadı. "Jungkook beni sevmiyor musun? Ama...ama...bak! Bunların hepsini senin için yaptım! Beni seviyor musun!? Bende iyi ki varım değil mi? Jungkook bir şey desene! Niye sustun!? Tabi ben kimim ki zaten beni neden sevesin ki!" Saniyeler içinde kafasında kurduğu senaryolarla kendini üzüyordu.

"Taehyung! Ne diyorsun öyle! Tabi ki de seni seviyorum. İyi ki varsın. Hem salak mısın ya! Ne demek sevmiyorum sevmesem çiçek mi çıkardı pezevenk." Severken de söven kişiliği onu çikrin göstermek yerine daha da tatlı kılıyordu Taehyung'un gözünde. "Tamam o zaman öp beni de ne kadar seviyorsun test edelim." Kaşlarını oyuncu şekilde kaldırıp indiriyordu. "Taehyung kaşlarını tıraş ederim senin!" Gülerek dudaklarına narin bir öpücük bıraktı.

"Bu kadar yeter eve girelim hadi!" Öpücüğü uzatmadan hemen içeri koştu. Taehyung arkasında şaşkınca bakarak kaldı fazla beklemeden o da koşarak eve girdi.

5 ay sonra~

"Jungkook yavaş git! İncineceksiniz!" Taehyung karnı burnunda eşinin peşinden sürekli bebek eşyaları dolu olan dükkanları geziyordu. "Jungkook hayatım sence de fazla almadık mı?" Elindeki dolu poşetleri arabaya yerleştirmek istiyordu ama Jungkook düşer diye yanından ayrılamıyordu. "Taehyung! Hadi acele et! Daha fazla almamız gereken şeyler var! Oğlumuz çok tatlı olacak!" Hayranlıkla bir başka dükkana girdi.

Sabahın sekizinden beridir dışarıda alışveriş yapıyorlardı ve saat şuan yedi olmuştu. Elindeki elbiselerle yüzlerce çocuğu giydirebilirlerdi. "Taehyung bu çok şirin! Bu mavi kesinlikle ona çok yakışır!" Taehyung bıkkınlıkla bu dükkandan da çıkınca artık eve gitmek istediğini sızlanarak Jungkook'a anlatıyordu.

"Jungkook! Bak ayaklarım hep şiş olmuş! Hem seninde ayakların acımıştır değil mi? Bu kadar yürüyüş bebeğe zarar. Lütfen eve gidelim. Çok yoruldum sen ve bebekte çok yorulmuş olmalısınız. Hadi gidelim." Jungkook'un kazağının kolundan tutup parmaklarıyla çekiştiriyordu. "Öff Taehyung ya! Bir ağız tadıyla alışveriş yaptırmadın." Göz devirip otoparka doğru yol aldı.

2 hafta sonra~

"Ben doğuruyorum Jungkook! Ahh! Orospu çocuğu bir yerinde dur! Ahh ahh! Jimin telefonu kapat! Doğum haneye giriyoruz! Sizin şu yarışınızı anlamıyorum! Yoongi! Çok acıyor! Jungkook sende ağla aq bebesi!" Yüzüne kapatılan telefonla şok olmuştu. Taehyung konuşulanları duymamıştı ama Jungkook'un yüzünden anlayabiliyordu. "Hayır ya hayır!" Ayağa kalkıp elindeki kitabı bir kenara fırlattıktan sonra duvara gidip tekme attı. Acıyan ayağıyla bağırıp ağlamaya başladı. Ayağını tutarken geriye sendeleyip yere düştü.

Taehyung şokla yerde oturup ağlayan eşine baktı. "Jungkook iyi misin?" Hızla onu kucaklayıp koltuğa oturacaktı ki Jungkook'un şiddetlenen bağırışları yüzünden durmuştu. Doğuracak hissediyordu. Hızla arabaya doğru gidip en yakın hastaneye gitti. Yolda sürekli Jungkook nefes al derken kendi derin derin nefesler alıyordu. "Taehyung sakin ol sen doğurmuyorsun!" Jungkook acıyla Taehyung'u sakinleştirmeye çalışıyordu.

Girdikleri hastanede fark ettiği ilk şey Jimin'in kokusuydu. Onun kokusu buraya sinmişti. Hızla doğum haneye alınırken içeri girmek isteyen Taehyung'u tutan korumalar gördüğü küçük görüntülerden biriydi. Acıyla gözleri gidip geliyordu. "Sakin olun derin nefes alıp verin lütfen!" Yarım saatin ardından doktorlar böyle olmayacağını anlayıp sezeryana hazırlanmaları için hemşirelere talimat verdi. Bir saat sonra doğum bitmişti.

Doğum haneden çıkarken yanına gelen Taehyung endişeyle  Jungkook'a bakıyordu. "İyi misin?" Jungkook kafasıyla onayladı. Odaya alınırken kantin tarafından gelen abisiyle karşılaştı. "Jimin doğurdu mu?" Abisi şaşkınca kardeşine baktı. "Sen nasıl geldin buraya duyduğun gibi doğurmaya mi geldin lan!" Şaşkınlıkla bakıyordu. Hemşireler bu iki yüksek ırkın yanında seslerini çıkaramıyorlardı ama bu durum Jungkook'un sinirini bozdu.

"Az rahat verin de sedyeyi götürsünler." İkisi onaylayıp kenara çekilirken abisi arkasından seslendi. "Jimin hala doğum hanede."



Deseymişim ne olurdu Allah bilir

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Deseymişim ne olurdu Allah bilir

İki haftadır ortalıklarda yoktum ee görüşmeyeli nasılsıniz iyisinizdir umarım

Düşünmeden yazdım Umarım beğenirsiniz

Kendinize iyi bakın sonra görüşürüz

Bye

I HATE YOU DELTA/OMEGAVERSE-TAEKOOKWhere stories live. Discover now