11.Bölüm

6K 316 79
                                    

Gözlerimi araladığımda başımda hafif bir ağrı vardı. Koltukta yatıyordum. Kollarımdan destek alarak hafifçe doğruldum ve bacaklarımı sarkıttım.

Serkan'ın sesini duyduğumda hızla kalkıp sesin geldiği yere, mutfağa yöneldim.

''Uçağa binmiş mi yani?'' bir süre sessiz kaldıktan sonra sıkıntılı bir sesle nefes verdi.

''Kimlik teşhisi yapılamamış mı?''

''Anladım baba. Haber alır almaz beni ara''

Turnikelerden geçmişti, yani Deniz o uçağa binmişti. Yüreğim binlerce parçaya bölünürken elimi mutfak kapısının pervazına yasladım ve arkası dönük olan Serkan'ı izlemeye başladım.

Ellerini saçlarına geçirip ofladı ve sonra başını hafifçe duvara vurup öylece kaldı.

Bunu nasıl iyiye yorabilirdim ki?

''Annemle babamı arar mısın?'' Serkan sıçrayıp bana döndü.

''İyi misin?'' endişeyle bana bakan mavi gözlerinden de anladığım kadarıyla durum çok kötüydü.

''Annemle babamı ara Serkan. Abim belki onlara haber vermiştir''

''Hayal...'' dediğinde sesinin ilk defa bu kadar berbat geldiğini fark ettim.

''Yetkililer abinin o uçakta olduğunu söylemiş'' diye devam ettiğinde ısrara devam ettim.

''Abim annemle babama mutlaka haber vermiştir, ara lütfen''

''Görüntüler varmış ellerinde'' dediğinde ben hala bunu kabullenmiyordum.

''Hayır! Abim o uçağa binmedi. Binseydi hissederdim!''

Ilgın, Beril ve Alp içeri girdiğinde Alp bana yaklaştı ve cep telefonunda bir görüntüyü gösterdi.

Güvenlik kamerasından çekilen bu fotoğrafta uçağa binen adam abime benziyordu.

''Abim değil bu!'' boğazım acıyana kadar bağırdım.

''Hayal, bu adam Deniz'' dedi Alp ısrarla. Sesindeki boğukluktan da anladığım kadarıyla ağlamıştı.

''Değil diyorum size!'' Alp bana yaklaştığında onu ittirip geriledim.

''Benziyor ama değil!'' Ilgın hıçkırıklara boğulduğunda Beril ona sarılıp ağlamaya başladı.

Oktay da aralık kapıdan içeri girdiğinde Alp bana laf anlatmaya çalışıyordu.

''Annenle babanın yanından geliyoruz Hayal, havalimanı büyük bir ihtimal abinin uçakta olduğunu söylemiş'' dedi sakinlikle.

''Büyük bir ihtimalle demişler! Hala küçükte olsa ihtimal var!''

''Yok!'' diye bağırdı Alp.

Salondaki yemek masasının üzerinde duran örtüyü çektiğimde vazo yere düşüp parçalara ayrıldı. Sonra da bağırmaya başladım.

''Yalan söyleme bana!''

''Abin öldü Hayal!'' Ilgın bunu söylediğinde kabullenmek istemediğim bu gerçek beynimde defalarca yankılandı.

Hızla konsola ilerleyip abimle olan fotoğrafımızı elime aldım ve baktım.

''Böyle kırgın gidemez!'' fotoğrafı duvara fırlattıktan sonra diğer çerçeveyi de elime aldım ve duvara fırlattım.

''Gidemez!'' elime ne gelirse fırlatıyordum.

Ilgın ve Beril'in ağlama sesleri odayı doldururken Alp onları dışarı çıkarmaya çalışıyordu.

Oktay donup kalmıştı. Serkan ise hızla bana geldi ve çerçeveyi elimden alıp beni sertçe duvara yasladı.

Death (M6)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin