0.3

299 34 24
                                    

Şarkıyla okumanızı öneririm; Lana Del Rey - Body Electric

25.02.2015

Titremek...

Seni gördüğümde bedenimi ele geçiren eylemin adıydı bu. Beyinde uyuşukluk yaratan ve karşısındaki adamın sersemlemesini sağlayan kadının, benim gibi basit bir adama ait olması düşüncelerime her düştüğünde hayatta en büyük mucizenin başkahramanı olduğumu hissederdim. Anlayacağın, seninle geçirdiğim her an rüyada gibiydim Javiera. Ama bu şeyin gerçek olduğunu bilmek, her öğün Tanrı'ya teşekkür etmemi sağlıyordu. Şimdi ise güzel bir rüyadan uyanmış; hayalinden uzakta, ortada kalmıştım. Rüya değildin, değil mi?

Bazen küçük, yaramaz bir kız çocuğu olurdun. Sana sürekli duymak istediğin şarkıları söyler, saçlarını okşayarak uyumanı sağlardım. Bazen de feminen tavırlarınla nefes almamı engelliyor, kendimi tekrar sende kaybetmeme neden oluyordun. Sanırım sana hiç farkettirmedim ama ben sen olmuştum Javiera. Bu gerçeği farketmiş olsaydın beni bırakmazdın değil mi? Öyleyse neden gittin güzelim? Uzun süredir düşünüyorum ve bir neden göremiyorum.

Ne yapmaya çalıştığını inan, bilmiyorum.

Yokluğun bedenimi de etkisi altına almış olmalıydı.. Yada gerçekten soğuktan mı tir tir titriyordum? Sanırım bunu da bilmiyorum Javiera. Emin olduğum tek bir şey var, saniyeler ilerledikçe yokluğun içime ilmek ilmek işliyor...

Hayat ne kadar garip değil mi? Senin acını yine seni ilk kez öptüğüm bu yerde, City Hall istasyonunda yaşıyorum. Bu noktadan sonra senin düşüncelerini bilemem. Ama bence gerçekten garip. Sahi, yanımda olmaman da öyle değil mi? Yalanlarla dolu, aptal bir mektup bırakıp kaybolman fazla tuhaf değil mi?

Neredeyse iki gün oldu. Ne bir çağrın, ne de hatrı sayılır bir mesajın var. Kullanılmayan numaranı rehberimde görmek beni iyice çıldırtıyor. Tanıdığın tek bir insanın varlığı beni daha fazla umutlandıracaktı, ama o da yoktu. Benim gibi kimsesizdin... Ashton, Michael ve Luke benim ailemdi ve onların telefonlarına cevap vermemiş olmam onlara haksızlıktı. Ama... Ne kadar alçakça olduğunu bilsem de tek umursadığım sendin. Onlar bir şekilde toparlardı, ama senin için sadece ben vardım. Sen küçük, yalnız bir kız çocuğuydun.

O halde neden terkedildim? 

Tek yaptığım kendime içinden çıkılmaz sorular yöneltmek ve veremediğim cevapları dişlerimin arasına sıkıştırmaktı. Çene kaslarım sızlıyordu. Bundan sıkılmıştım. Yapacak bir şeyler düşünmek istiyordum. Kalbimin bir köşesine sinmiş umut, soluk gülümsemesiyle ve nemli gözleriyle bana bakıyordu. O da benim gibi yıpranmak üzereydi ve umudumu sindiği köşeden çıkaracak kişi yine bendim. Geç olmadan toparlanmalıydım.

"Hey," Duyduğum kirli tonla yüzümü buluşturdum ve başımı, dayadığım dizlerimden kaldırıp boş gözlerle 'Ne var?' dercesine karşımda dikilen adama baktım. "Bana para ver."

Tanrı kesinlikle beni cezalandırıyordu. Yaptığım o kahrolası şey her neyse, bana bununla ilgili bir işaret falan göndermeliydi ki bunu düzeltebileyim. Sonrasında Tanrı'dan tek isteğim her şeyim dediğim kızı -Javiera'yı- ve kaygı dolu gözlerle beni incelemeyen, neşeli arkadaşlarımı bana geri vermesiydi. "Param yok," dedim. City Hall'de bu tarz bir insan ancak benim gibi bir zavallıya denk gelirdi. Şansızlığıma hafifçe güldüm. "Hiçbir şeyim yok."

"Öyle olduğunu sanmıyorum," dedi ellerini kirli sakallarında gezdirip düşünüyormuş izlenimi yaratarak. "Cebindeki metal de pek öyle olduğunu söylemiyor."

Parmaklarımla cebimde bir kısmı görünen telefona dokundum. Hayır, Javiera. İçinde seninle birlikte olduğumuz birçok fotoğraf vardı ve benim dışımda telefonuma dokunan son kişi sendin bebeğim, hala senin izlerini taşıyordu. En acı tarafı ise iki gündür o fotoğraflara bakacak cesareti kendimde bulamamış olmaktı. Yine de o telefonu başıboş bir serseriye vermeyecektim. Bunu asla yapmazdım. "Vermiyorum," dedim keskin bir sertlikle.

HomelessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin