o n y e d i

447 75 195
                                    

- P E T E R -

Bavuluma sonuncu kazağımı katlarken yanımdaki, Nick'e ait yatağın üstünde duran bavula baktım. Daha doğrusu toplanmamış, içine sıkıştırılmış kıyafetlerle dolu olan bavul bana yardım et diye bağırdığından bakmak zorunda kalmıştım. Komidinin üstündeki istiridye mantarı üretim kitlerini açıp, bir yere yerleştirmek yerine köşelere iteklediğinden mantarlar paketleri yırtarak büyümüş, şimdi benim yatağıma kadar uzanıyorlardı. Diğerleri Nick'in mantarları tarafından boğulmaktan korktuklarını söyleseler de, artık pes etmişlerdi.

Nick'in bavulundaki eşyaları söylene söylene boşaltıp tekrar katlayarak düzelttim. Bunu büyüyle yapmak varken Muggle yoluyla yaptığım için aptal olanın ben olduğumu düşünüyordu ama en azından eşyalarım kafamda patlamıyordu.

Kapı açılınca içeri önce Wen arkasından da Nick girdi. Bavulunun "sihirli" biçimde derli toplu ve kapanmış olduğunu görünce gözleri parlamıştı. Doğrusu gerçekten de sihirle olduğunu düşünmesi işime gelirdi. Ne zaman onun için bir şey yapsam, hayatını kurtarmışım gibi bana sarılır ve benim için bir şey yapmaya çalışırdı. Nick'in iyi bir arkadaş olmaya çalıştığını görüyordum ve asla kötü niyetli olmayacağından da emindim.

Ama bazen beni okumakta o kadar zorlanıyordu ki.

"Hey! Bavulumu toplamışsın." Neşeyle bavulunun önünde zıplayınca ben de gülümsemekten kendimi alamadım. Bu kadar mutlu göreneceğini bilseydim, yapmayı çok daha önce teklif edebilirdim. Yalnızca birkaç dakikamı almıştı. Dört Muggle kadınla büyüyen bir çocuk olarak kıyafetleri ütüleme, katlama ve yıkama konusunda hiçbir büyücünün sahip olamayacağı kadar tecrübeliydim. Onun tüm gününü alacak bu bavul hiçbir şeydi upuzun ömrümde. Sonuçta onu çok mutlu etmişti.

"Evet. Kısa sürdü."

Bir anda bana sıkıca sarılınca kaskatı kesildim. Nick'in fiziksel yakınlık konusunda abartılı olmasına çoktan alışmıştım. Beni hareketsiz bırakan güçlü, iç organlarımı ağzıma getirtip tekrar yutkunarak hepsini yerine yollamam gereken sıkışıydı.

"Seni minik Dorothy Gale. Herkesin yardımına koşmak zorunda değilsin, biliyorsun."

"Sevdiğin kazaklarını Noel gününde kırış kırış giymek istemeyeceğini düşündüm."

"Ya sen? Yarın mı gidiyorsun?"

Başımı sallarken kendi yatağımın üstüne oturdum. Çoktan odada bizimle kalan diğer üç kişi gitmişlerdi. Celine de ilk günden gidici olmuştu. Şimdi Nick ile ben vardık yalnızca. O bugün, bense yarın erkenden gidiyordum.

"Evet. Aslında bugün gitmem gerekiyordu ama Sukie'ye son anda haber verdiğim için toplanmasının zaman alacağını söyledi. Muggle evini bambaşka bir boyut sanıyor olabilir. Doğrusu trende gitmek için bile ayırdı—"

"Bekle, bekle, bekle." Nick bana yaklaştı. Eli havada kalmış, konuşmamı durdurmak istiyordu. Gözlerindeki şaşkınlık yavaş yavaş muziğliğe dönüşürken Nick'e, Sukie'nin misafirim olacağından hiç bahsetmediğimi hatırladım. Ki bunu yaparak akıllılık etmiştim çünkü, şu ifadesine bakarsak, hiç susacağı yoktu. Pişmanlıkla iç çektim. Çenemi ne zamandan beri tutamayan birine dönmüştüm? Belki de Sukie'yle fazla vakit geçirmeye başladığımdan beri. "Sukie Tenebris ile mi geçireceksin Noel'i? Yalnız?"

"Hayır. Evde annem, babam ve Mia olacak."

"Romantik, samimi, yakın bir Noel tatili. Senin evinde." Koluma vurup kaşlarını hızlıca yukarı aşağı oynattı. "Belki senin yatağında."

Komidinimin üstündeki boş saksılardan biriyle vurdum kafasına. İçinde az buz kalan toprak da gömleğine döküldü ama suratındaki o yılışık gülümsemeyi silemedi maalesef. Nick'in Sukie hakkındaki münasebetsiz yorumlarını duymak istemiyordum. Üstelik ona da saygısızlık ediyormuş gibi hissetmeme neden oluyordu. Sonuçta davetimi tamamen dostane amaçlar doğrultusunda kabul etmişti.

Golden Boy and Princess // Slytherin+HufflepuffWhere stories live. Discover now