7. BÖLÜM

254 29 10
                                    

Medya: Sude



Konser sona erdiğinde Şeyda kızlarla vedalaştıktan sonra abisi Oflaz'ın yanına gitti. Aysa, Sude ve Çağla ise birlikte otobüs durağına yürümeye başladılar. Tabi yürürlerken de bugün yaşananları tahlil ediyorlardı. Üniversiteye adım atmadan önce kalbi boş olan Çağla ve Sude şuan kalbi dolu bir şekilde dönüyorlardı. Sude, Kayra diye tutturuyor iken Çağla da Cem diye tutturuyordu. Aysa'nın aklında ise henüz hazmedemediği gollum kelimesi vardı. Çirkin olduğu için mi yoksa kısa olduğu için mi Cem ona bu kelimeyi kullanmıştı anlayamamıştı. Otobüs durağına gider gitmez binecekleri otobüs geldi. Neyse ki bu sefer ki otobüs boştu. Üçü de arka koltuğa geçip oturdular. Sude ve Çağla yine onlardan bahsetmeye başlayınca Aysa artık dayanamayarak her iki arkadaşının da kolundan çimdikledi. "Ama yeter ya  bu ne Cem, Kayra çıktı. Deminden beri onlardan bahsediyorsunuz. Şiştim ben  burada. Hem bana gollum denildi bugün. Onun acısıyla şimdi çok düşünmekten beyin kanaması, sonra kalp krizi  geçireceğim. Şu Kayra ve Cem hayranlığınızı da gelip benim mezarımda anlatmaya devam ederseniz tüm ruhları peşinize düşürürüm." dedi.  Çağla hafif kaşlarını çatarak,  " biz burada aşık olmuşuz. Hem de prensesimiz sayesinde, kullandığın kelimeye bak" dedi. Aysa banane diyerek dışarıyı izlemeye başladı. O, kızlara bu konuda sitem ediyordu ama kendisi de ucundan Oflaz'a aşık olmuş olabilirdi. Ama ucundan tabi. Yoksa o dağ köstebeği ile işi olmazdı.

Okula vardıklarında okuldakiler çoktan dağılmıştı. Çağan çıkışta kaşları çatık bir şekilde onları bekliyordu. Onları gördüğü gibi onlara doğru yürüdü. Onu gören Çağla ise, "aha boğa harekete geçti. Yanınızda kırmızı bez var mı?  Öne doğru tutayım yakalayamasın beni. Zira ilk beni öldürecek bu" dediğinde Aysa ve Sude kıkırdadı. Sude,"merak etme kuşum. Seni korurum" dedi göz kırparak. Yanlarına gelen Çağan kolunda ki saati göstererek, "saat kaç? çok erken geldiniz. Biraz daha kalsaydınız. Ben de tek tek anne ve babalarınızı arasaydım. Ya da abilerinizi mi arasaydım" dedi sinirle. Aysa ise Çağan'ı  fazla tiye almadan," ben oyumu anne ve babamdan yana kullanıyorum. Abilerimin sağı solu belli olmaz" deyince, Çağan 'öyle mi?' diyerek cebinde ki telefonu çıkardı. Ardından "abimi mi ara demiştin Aysacım. Hatırlayamadım şimdi" dediğinde Aysa Çağan'ın ciddi olduğunu görünce rota değiştirdi. Şimdi ajitasyonun tam sırası. Çağan'ın yanına gitti ve koluna girdi. "Ah Çağancım ah. Başımıza neler geldi neler. Gittik şimdi o üniversiteye. Cem denen dobby kılıklı şempazeyi bulduk. Her şey tam istediğimiz gibi gidiyordu. Sen de bilirsin benim sinirimi. Onu görür görmez üstüne atladım yere devirdim onu. Sonra bizi görenler bize doğru koştu. Ben de onlar bizi ayıracaklar diye düşünürken onlar sopalarla, bıçaklarla, silahlarla etrafımızı sardılar. Tabi biz üç kişi onlar on kişiden fazlalar. Hepsi Sude ve Çağla'yı da bırakıp bana saldırdılar. Görmen lazım her yerimde oluk oluk kan akıyor. Ben de pes eder miyim etmem tabi. Onlar bana vururken ben de o sırada armut toplamıyordum herhalde. Aynı anda üç kişiyi yere devirdim. Şuan hastanedeler ama korkma iyiler. Diğerleri de korkudan yurt dışına kaçtı. Bu arada aralarından biri kaçmadan önce bana bana Aysana gollum dedi. Peşine verip de onu rahatlıkla dövemedim içimde kaldı. Şerro  şimdi Kore'ye gitmiştir. İnşALLAH Güney Kore'ye diye gidip yanlışlıkla Kuzey Kore'ye giderler de oradan çıkamazlar. Amin" dedi ve bitirdi lafını.  Kimseden tek kelime çıkmamıştı. Sude hayretle, "vay anasını sen ne yaşamışsın bugün öyle. O sırada biz neredeydik" dediğinde Çağla aynı şaşkın ifadeyle, "kesin Yaşlı Amca'nın konserindeydik. Yoksa tüm bunları görür duyardık" dedi. Aysa ikisine göz devirerek, "lan destek olacağınıza köstek oluyorsunuz. Bugün bana ihanetiniz ikiye çıktı" dedi.Ardından deminden beri kendisine anlamsız bakan Çağan'ı çekiştirerek önden yürümeye başladı. Aysa Çağan'a bu sefer gerçek olayları anlatmaya başladı. Çağan kimi yerlerde çok sinirleniyor 'ah orada olsaydım da yine böyle davransalardı' diye diye bizimle gelmediği için içini yiyordu. Aysa arada komik şeyleri de anlatınca Çağan gülüyordu. Çağla ve Sude gülünce onlara ters bakış atıp Çağan'a, 'ah benim canım kankam Çağanım sen de olmasan bu  dünyada yapayalnız kalacağım' diyordu. Bugün hava güzel olduğundan yürümeye karar vermişlerdi. Çok olmasa da Çağla ve Çağan'ın evleri onlara yakındı. İlk Çağan ve Çağla onlardan ayrıldı. Yol boyunca Sude, Aysa ile konuşmaya çalışsa da Aysa inatla Sude'nin yüzüne dahi bakmıyordu. Öylece konuşmadan eve kadar geldiler. Aysa eve girdiğinde anne ve babasını evde görünce şaşırmıştı. Normalde bu saatte evde olmazlardı. Hayretle yanlarına gidip, "Anne , baba fakir miyiz biz artık?" diye sordu. Anne ve babası aynı anda 'ne' dediklerinde Aysa, "kovuldunuz mu? Ama aynı anda kovulmayı nasıl başardınız. Bundan sonra bize ne olacak ne yapacağız" dedi ve aklına bir şey gelmişcesine derin bir oh çekti. "Neyse ki ağabeylerim hâlâ çalışıyor. Arda ağabeyim ve Sinan ağabeyim bize bakar. Erdem ağabeyimi de kendimizi toparlayana kadar yetiştirme yurduna veririz" dediğinde anne ve babası güldüler. Babası, "kızım deminden beri ne anlatıyorsun? Ne kovulması ne aç kalmasından bahsediyorsun? Bugün misafirlerimiz var erken gedik bu yüzden" dediğinde Aysa kendi anlattığı  hikayesinden sonra derin bir oh çekti. Fakir olarak hayatına devam edemezdi. Aklına gelen çeşitli kötü senaryoları bir kenara itip, annesini ve babasını öperek odasına çıktı. Bugün canı çıkmıştı dışarıda. Hemen yatağına uzandı ve gözlerini kapattı. Ancak Oflaz denen çocuğun ona bakarken ki hali gözlerinin önüne gelince hemen gözünü açtı. Yataktan kalkıp üzerine rahat kıyafet aldı. Tekrar yatağa uzandığında yine onun siması gözlerinin önüne geldi. Zihninin toparlamasını  sağlayacak en iyi çözüm şarkı dinlemekti. Aysa telefonunu hoparlöre bağladı ve Can Güngör'ün yalnız ölmek şarkısını açtı şarkıya yüksek sesle eşlik etmeye başladı. 

'Yalnız ölmicem di mi
Böyle sessiz sessiz
Solup gitmicem di mi...'

kendini kaptırmış bir şekilde şarkı söylerken kapısı aniden açıldı. İçeriye annesi girdi. Aysa annesini görünce hemen yataktan doğruldu ve şarkıyı kapattı. Annesi,

"Kızım sesim sana gelmiyor mu a benim güzel, prenses kızım. Sana seslenmekten boğazım yırtıldı..."

 dediğini düşünüyorsanız yanlış düşünüyorsunuz. Annesi bunun tam zıttı olarak kızgınlıkla Aysa'nın başında dikilip bir öğretmene yakışmayan üslupla 'Kalk kız yataktan. Misafirler geldi. Sabahtan beri sana sesleniyorum. Kendini rezil ettin yeterince. Kalk da elin bir iki iş görsün." dedi ve Aysa'nın kolundan tuttuğu gibi kapıya kadar sürükledi. Tabi dışarı çıkmadan,

"sakın hoş geldin demeden mutfağa adımını atma" dedi  ve kendisi önden gitti. 

Aysa söylene söylene oturma odasına gitti. Tahmin ettiği gibi yeni taşınan ama eski olan komşuları gelmişti. Tam yanlarına gideceği sırada aklına, küçükken dövdüğü çocukları gelmişti. Umarım o gelmemiştir diyerek bir umutla yanlarına doğru yürüdü. Onlar Aysa'yı gördükleri gibi ayağa kalktılar. Aysa onların bu hareketinden ötürü epeyce utandı. Çekinerek ikisine hoş geldin deyip onlara sarıldı. İçeriden annesi Aysa'ya seslendi. "Aysa kızım nereden kaldın? Çocukcağız yalnız başına düzenliyor masayı" dediğinde Aysa yerinde kalakaldı. "Kahretsin gelmiş" diyerek mutfağa doğru yavaş adımlarla yürüdü. Mutfağa girmeden, mutfaktan çıkan kişi eğleniyormuşcasına "çok yavaşsın Aysa nerede kaldın öyle" dedi ve ardından Aysa'nın annesine seslenerek, "teyzeee Aysa burada kaytarıyor" deyince annesi bir kez daha Aysa'ya seslendi. Aysa ise "çüşş" diyerek karşısında dikilen kişiye bakıyordu. Ardından kibar narin kişiliğine zıt gelecek hareketle karşısında dikilen, lamayı aratmayacak koca ağzıyla sırıtan Cem'in koluna vurdu. "Ne işin var lan senin burada?" diye sesini kontrol etmeden gürledi. Annesi kapı eşiğine kadar geldi ve Aysa'ya çemkirdi kısık sesle. "Ne yapıyorsun sen burada gelsene. Bende  etrafta kızım var diye dolanıyorum." dedi ve gitti. Cem ise Aysa'nın azarlanışını keyifle izliyordu. Aysa'nın annesi gidince elinde ki tabakları Aysa'ya göstererek "annen  haklı Aysa. Keşke seni doğuracağına uzun birini doğursaydı" dedi ve tüm gıcık insanlara taş çıkartacak bir şekilde yemek masasına doğru gidip tabakları yerleştirmeye başladı.




Selamlaaaar

nasılsınız? 

Cem'in tanıdık çıkmasına pek şaşırmamışsınızdır herhalde. Zira ben olsam ' yuphii tam da tahmin ettiğim şekilde olaylar gelişti' der kendi kendime hava atardım sjsjsjsjsj 

Bakalım yemekte neler olacak

Bir sonraki yeni bölüme kadar hoşça kalın 1.53 Sorunsalı Okurları

Ha bu arada Aysa'nın odasında dinlediği şarkının linkini aşağıda sizinle paylaştım. Dinlemek isterseniz şarkıya oradan ulaşabilirsiniz.

1.53  SORUNSALI / TEXTİNGWhere stories live. Discover now