4. BÖLÜM Yeni Eski Komşu

297 34 6
                                    

Bir kaç etiket alalım buraya lütfen.

Biraz büyüyelim  ama değil mi ballar ?

Keyifli okumalar



Arkama döndüğümde, çok yaşlı olmasa da yaşlı, uzun boylu, kumral saçlı, fit bir vücuda sahip amca gördüm. Gözlerinin içi gülerek bana bakıyordu. 

"Aysa, kızım bu sen misin?" 

Aysa anlamayan gözlerle karşısında ki adama baktı. Adam yaşlı olabilirdi ama yakışıklıydı. Bu düşünceyi aklından çıkaramıyordu. Ardından karşısında ki adam ona tekrar seslenince hemen kendisine gelerek,

"Şey evet ben Aysa. Fakat sizi tanıyamadım"  ardından bir şey aklına gelmiş gibi " aaa siz yeni ama eski olan komşumuz musunuz? Hani aile dostu olan."  

Adam güldü. "Evet. Nasıl da büyümüşsün sen öyle. Buradan gitmeden öne beş altı yaşlarda vardın."  dedi. Aysa da buna karşılık gülümsedi. Adamın hemen arkasında ki kapı açıldı. İçinden de yine yaşlı olup, ama genç kızlara taş çıkaran çok güzel bir kadın çıktı. Adam gülümseyerek, o güzel kadına bakarak, "Hanım bak burada kimler var"  dedi. 

Kadının gözleri Aysa'ya döndüğünde hemen tanımış gibi mutlulukla Aysa'ya doğru yürüdü ve Aysa'ya sarıldı. "Aysa kızım nasıl da büyümüşsün sen öyle. Çok da güzelleşmişsin" diyerek geri çekildi. Aysa bu tatlı aileye karşılık sıcak bir gülümseme gönderdi. Onları çok sevmişti. Hemen arkasından da evin kapısı açıldı. Şükür ki Erdem sonunda kapıyı açmıştı. Aysa geriye dönüp Erdem'e çemkireceği sırda arkasında ki yeni olup ama eski olan komşuları olduğunu hatırlayarak bu çemkirmeyi sonraya saklayarak, "ağabeycim neden bu kadar geç kapıyı açtın sen öyle" dedi. Arkasında ki komşular, "Ay nasıl da kibar. Güzel olduğu kadar da kibar" dediklerinde Erdem gülerek Aysa'ya baktı. Sessizce mırıldanarak, "bu dana mı kibar" dedi.  Aysa yalnızca göz devirdi. Ardından komşular Erdem'i de tanımış onunla sohbet etmeye başlamışlardı. Aysa da  bunu fırsat bilerek hemen eve girip masanın üstüne bıraktığı cüzdanını ve de yedek anahtarlardan birini alarak dışarı  çıktı. Onlar hâlâ sohbet etmeye devam ediyorlardı. Aysa kısa bir hoşça kal ile hemen asansöre binip aşağıya indi. 

Hemen lobi de kendisini bekleyen Sude'nin yanına doğru koştu. Sude donmuş gibi hiç hareket etmiyordu. Aysa , "Sude Sude Sude dünyadan Sudeye  k-drama'dan Sudeye" diyerek Sude'yi sarsıyordu. Sude daha fazla bu donma eylemini sürdürmeyerek ters bir şekilde Aysa'ya baktı.

"Gördün mü bak ağaç oldum seni küçük bulanık şey."  Aysa , Sude'nin  son dediği şeyle güldü.

"Harry aşkına. Özür dilerim kuzenkanksım. Eğer bir daha seni bu kadar bekletirsem burnum Voldemort'un burnu gibi, gözüm Moody'in gözleri gibi olsun" dediğinde Sude de gülerek affettiğini söyledi ve Aysa'ya sarıldı. Ardında hemen dışarı çıkarak markete uğradılar. Bir kaç abur cubur alıp parka doğru yol aldılar. Aysa da o yol boyunca, yeni olup ama  eski olan komşularından bahsetti. Sude de onları tanıyordu. Parka vardıklarında boş olan çardağa hemen yerleştiler. Sude, Aysa sustuktan sonra hemen söze girmeye çalıştı. Fakat gülüşleri söze girmesine izin vermiyordu. Aysa da onun gülüşünden ona onu utandıracak şeyden bahsedeceğini anladı. Sude'nin gülüşü domuzun çıkardığı sese benzediği için Aysa da onun gülüşüne güldü. Sude kendisini zor durdurarak,

"Hatırlıyor musun Aysa..." deyip yine gülmeye başladı. Sonra yine durup, " annen bir şey anlatmıştı..." dedi ve tekrar tekrar gülmeye başladı. Sonra derin bir nefes alıp, " eski komşunun oğlu seni öpmeye çalışmıştı. Sende onun saçını çekip onu bulunduğunuz tepeden itmiştin. Sonra korkuyla çocuğun yanına gitmiş onun yerine de sen ağlamışsın çocuk da sinirlenip senin saçından tutmuş  ardından başını yemeye çalışmıştı. Sen de tırnaklarını onun yüzüne geçirmiştin. Annenle sizin komşu size yetişmese bir birinizi az daha öldürüyordunuz. Ay Allah'ım ya bir de çocuktan  o zamanlar biraz uzundun diye ona, sen cücelerin  çocuğusun şuan ki annen baban senin gerçek annen baban değil diyerek de ağlatıyormuşsun onu. Çocukta ben onların çocuğuyum büyüyünce görürsün demiş..."  sonra yine güldü Sude. "Aysa varya bu çocuk ona bu yaşattığını unutmadıysa bittin sen" dedi. 

Aysa yüzünü asarak, " Ne yapabilir o Dobby kılıklı çocuk. Sıkıysa karışsın bana" dedi. Sude daha fazla güldü. Aysa elinde ki poşetleri sert hareketlerle açtı ve Sude'yi beklemeden onları yemeye başladı. Aralarında kısa bir sessizlik oluştu. Aysa sıkıldı. Tam konuşacağı sırada kafasına gelen darbeyle kafasının koptuğunu zannetti. Kafasını ovup, başını kaldırdığında başından,  kucağına düşen topu görünce kaşlarını çattı. Kimin attığını görmek için ayağa kalktı fakat etrafta çocuk mocuk yoktu. Aysa sinirle, " Bu lanet top kimin." diye bağırdı ama bağırmasıyla kaldı. Parkta Sude'den ve kendisinden başka kimse yoktu. Sude gülerek kalkıp Aysa'yı yerine oturttu. Ardından,

"bir şey olmaz kuzenkanksım bak öyle bir bağırdın ki çocuk korkudan topu da bırakıp kaçtı" dedi. 

Aysa da yerine oturdu. Sude, Aysa'nın kaçan neşesini yerine getirmek için Cem'den ve yarın ki planından bahsetti. Aysa bugünü unutarak yarın için heyecanlanmaya başladı. Heyecanla,

" yani şimdi biz yarın okula diye gidip ama okula gitmeyecek miyiz? Ayy çok heyecanlı ama ya bizimkiler öğrenirse. O zaman mahvederler bizi bunlar" dedi. Sude, Aysa'yı rahatlatmak için,

" Yok be nereden öğrenecekler.  O zaman başka bir plan yapalım. Öğlene kadar ki derslere girelim. Öğleden sonra ki derse de girmeyiz. Zaten çok da önemli  bir ders yok" dedi. Aysa da başını öne arkaya sallayarak kabul etti.  Ardından kararan hava ile ayağa kalkıp oturdukları çardakları temizleyerek evlerine doğru yürümeye başladılar.


                                                                                                                                                           Devam edecek...





Bölüm sonu geldii. Doğrusu kitabın eski hali pek hoşuma gitmiyordu. Böyle kitap daha iyi ilerler diye düşünüyorum. 

Kitabın ilk halini okuyanlar  sizce yeni hâli nasıl ilerliyor? 

 Beğenmeyi ve yorum yazmayı unutmayın yeni bölüme kadar hoşça kalın...















1.53  SORUNSALI / TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin