19 ⋆when the birds came⋆

477 43 8
                                    

×Bölümü medyadaki şarkıyla
okumanız tavsiye edilir.

rosé

"Mi Cha, Lisa, Hye Jin, Tae Ri ve Mia... Bu haftanın A alan stajyerleri sizlersiniz, tebrik ediyorum. Sun Yeong, Jisoo, Ha Eun, Jennie: B size de tebrikler kızlar..."

Bay Yang isimleri okurken kendi adımı duymayı elbette beklemiyordum. Yüz ifadem gram değişmezken benim yerime endişelenen Mi Cha'nın destekleyici elini omzumda hissediyordum. Bay Yang keskin bakışlarını bana dikerek cümlelerine devam etti. "Ancak C ve sonrası için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Özellikle Roseanne.. Bir an önce kendine gelmezsen yeni kız grubumuzda olma ihtimalin çok düşük. Bunu hatırla derim, çıkış şansın artacağı yerde azalıyor."

Hye Jin ve takımının kıkırtılarını duymazdan geliyordum. Derin bir nefes aldım. Bay Yang herkesin içinde beni rencide etmek zorunda mıydı ki? Ah tanrım... Bu insanları cidden anlayamıyordum.

"Grubumuzda fazlalık olmasına zaten gerek yok PDnim," diyordu Tae Ri bir yandan bana aşağılayıcı bakışlarını yöneltirken. "Emeklerimizle buraya geldik, uğraşlarımızın çöp olmasını istemeyiz tabii ki!"

Dudaklarımda anlamsız bir gülümseme belirirken kendimi tuttum. Onunla aynı grupta olacaksam eğer çıkış yapmamayı tercih ederdim zaten.

Bay Yang pratik odasından çıkar çıkmaz yere attım kendimi, yüzüstü uzanarak tavanı izledim bir süre. Nefes almak şu an çok zordu.

"Roseanne unnie... Son aylarda epey yoğundun, biliyorsun. Mezuniyet balosu ve kavalye bulma telaşı derken çalışmalarında aksama olması gayet normal! Canını sıkma, Bay Yang abartıyor. Senin vokalin gibisi yok, herkes farkında."

Hemen yanımda bağdaş kurmuş oturan Mi Cha'nın sözlerinin ardından kafamı ona çevirdim. "Çok kibarsın.." diyordum gülümserken. "Son birkaç ayda gerçekten çok fazla şey yaşadım... Haklısın sanırım. Kendime zaman vermeliyim."

"Geçenlerde Jennie unnie ile konuştum.. O da senin sesini çok beğeniyor. Bu ortak bir fikir unnie. Seni iyi hissettirmek için gerçekten söylemiyorum."

Kıkırdadım. "Biliyorum, Mi Cha... Teşekkür ederim."

Mi Cha'nın nazik sözleri beni her ne kadar motive etse de muhtemelen şimdilerde bahsi geçen grupta çıkış yapamayacaktım.

Dansım hâlâ istediğim düzeyde değildi. Bu durumu geliştirmek için ağır antrenmanlar da yapamıyordum çünkü vücudum çok dayanaksızdı. Zamanında kendime verdiğim zararlar işte böyle gösteriyordu kendini.

Birkaç saat aralıksız çalıştığımda neredeyse ölecek gibi oluyor, kalbim dakikalarca yerinden çıkacakmışçasına çarpıyordu. Tüm bunlar üzerine halen devam eden sağlık sorunlarım eklenince tüm dans pratikleri benim için bir nevi işkenceye dönüyor, elimden geldiği kadar çabalasam da istediğim düzeye bir türlü ulaşamıyordum.

Elimden gelen tek şey şarkı söylemek ve gitar çalmaktı. Ancak sektörde ses kadar dans ve özgüven de çok önemliydi, sadece ses sizi pek bir yere ne yazık ki taşıyamıyordu. Bu kalıplardan nefret ediyordum.

"Ah tanrım sanki saatlerce antrenman yapmış gibi sahte yere yığılmaları yok mu bir de..."

Hye Jin'in sesini duyduğumda kıkırdadım. "Umarım bir an önce çıkış yaparsın Hye Jin. Bu şirketin de biraz huzura ihtiyacı var."

prom queen ✘ rosékookWhere stories live. Discover now