18 ⋆is it like or love?⋆

472 41 7
                                    

×Bölümü medyadaki şarkıyla
okumanız tavsiye edilir!

rosé

"Roseanne, senin adına çok heyecanlıyım! Eminim birçok kişi seni baloya davet etmiştir, aralarından karar vermek zor oluyordur..."

Mi Cha'yla yemekhanede oturuyorduk. O heyecanla bir şeyler anlatırken dikkatimi bir türlü muhabbete yoğunlaştıramıyordum. Aklım Jungkook'taydı.

Birkaç gündür okula gelmiyordu, o günkü gözyaşlarından sonra tüm gün boyunca onu düşünmemek neredeyse imkansız bir hal almıştı. Mesajlarıma önceki kadar erken cevap vermiyor oluşu da endişelendiriyordu beni.

Onunla tanışmadan önce her şey ne kadar da sıradan ve renksizmiş diye geçirdim içimden... Son birkaç ayda hayatıma giren bu kişi, şimdi duygularımı sanki hep tanıdığım biriymiş gibi gönlünce hareketlendirebiliyordu.

"Peki ne tarz bir şey giyeceksin? Kısa, uzun? Renkli ya da sade? Gerçi ne giyersen giy sana çok yakışıyor! Saçlarını sarı mı kullanacaksın? Mor da çok yakışır... ya da metalik herhangi bir renk!"

Jungkook benim için ne ara bu denli önemli biri olup çıkmıştı anlam veremiyordum. Sanki her şey, bir kelebeğin kanat çırpışı kadar kısa bir sürede gerçekleşmişti.

"Roseanne?"

Mi Cha'nın sesiyle dünyaya döndüğümde gülümsedim. "Efendim? Tekrar edebilir misin?"

"Mezuniyet balosu diyordum," dedi pilavından ufak bir lokma alırken. "Nasıl giyineceksin? Bayağı meraklandım! Peki ya kiminle gideceksin? Bu daha da heyecanlı... Jae Min'le mi yoksa?"

Gözlerimi devirdim. "Tabii ki hayır."

"Neden peki?" Jae Min'in gereksiz sesini duyduğumda irkilmiştim. "İlk ben teklif ettim, buna eminim!"

Hemen yanıma oturdu ve sarı röfleleri görüş alanıma girdi. Beni ciddi anlamda irite ediyordu.

"İlk teklif etmekle bir alakası yok bu işlerin." dedim ağzıma bir parça sığır yahnisi atarken. Bu yemeği burada ilk kez Jungkook sayesinde yemiştim ve artık nedensizce seviyordum. "Tercih edeceğin kişi hem aklına hem de kalbine yatmalı."

Kafasını hafifçe yana eğerek gülümsedi. "Sanırım iki türlü de kaybediyorum."

Ben de yalandan gülümsedim.
"Aynen öyle."

Benim için konuşma burada noktalanmıştı. Tamamıyla yemeğime döndüğümde tekrar sesini duymak beni iyice rahatsız etmişti. "Bana kaç kişi baloya birlikte gitmeyi teklif etti biliyor musun peki?"

Yüzündeki aptal sırıtışla bir cevap vermemi beklerken aniden ayaklandım ve tabildotumu ellerim arasına aldım. Bakışlarım Mi Cha'yla buluştuğunda gülümsedim. "Baloya beraber gitmeye ne dersin Mi Cha?"

Sorumun ardından Mi Cha'nın gözleri ışıldamaya başlamıştı. "Tabii ki.. Memnuniyetle!"

Yemekhaneden büyük bir hızla ayrıldım. Uzun zamandan sonra ilk kez tabağıma aldığım her şeyi yemiş olmanın verdiği ilginç gururla sınıfa doğru ilerlerken bir yandan da bugün olan her şeyi Jungkook'a anlatmak istiyor oluşum içime anlamsız bir heyecan veriyordu. Onunla konuşmayı şimdiden çok özlemiştim... Onunla konuşmak, onu dinlemek... onunla ilgili her şey beni iyi hissettiriyordu.

"Hey, Roseanne!" Mi Cha'nın sesini duyduğumda yavaşladım. Nefes nefeseydi. "Ama başka biriyle gitmek istiyorsan benim için kararını değiştirme."

Gülümsedim. "Öyle bir şey yok Mi Cha... Seninle gitmek istiyorum. Hem gelecek sene için ön hazırlık yaparsın, deneyim gibi düşün."

Eğer Jungkook'la gidemiyorsam başka bir erkeğe ihtiyacım yoktu. Mi Cha gayet tatlı ve sevimli bir kızdı, içten içe baloya gitmek istediğini fark etmiştim ve şimdi teklifimden sonra onu böylesine sevinçli görmek mutlu hissetmeme sebep olmuştu.

"O zaman takım mı giyinmeliyiz? Ya da aynı renk? Ah tanrım.. Unnie cidden çok heyecanlandım."

Göz kırptım. "Sen nasıl istersen!"

*

roseanne:
bugün jae min'i öyle bir defettim ki başımdan! keşke görseydin!

roseanne:
ayrıca sığır yahnisi vardı bugün...
sen seversin. ama ne yazık ki artık benim tabağımdakileri yiyemeyeceksin çünkü ben de seviyorum!

roseanne:
inanmayacaksın belki ama tabağım bomboştu bugün çünkü hepsini yedim hahaha :D

roseanne:
gel, jungkook.

roseanne:
okul sensiz o kadar boş ki...
mi cha da olmasa okula hiç gidesim yok.

roseanne:
çok iyi bir kız. şirketten stajyer arkadaşım. bizden bir yaş küçük ve onun yanında ilginç ama kendimi abla gibi hissediyorum... olmayan kardeşimmiş gibi geliyor.

jeonjungkook:
sanırım beni özlediğini itiraf ediyorsun? :)

roseanne:
hiç inkâr ettiğimi hatırlamıyorum :)
evet, özledim seni.

jeonjungkook:
hahaah :D ben de seni özledim rosé.
yarın mutlaka geleceğim. söz.

jeonjungkook:
jae min demişken... sana çıkma teklif eden çocuk değil mi? seni rahatsız mı ediyor? doğru söyle.

roseanne:
hayır, hayır. öyle değil.
on bininci kez baloya beraber gitmeyi teklif etti. ben de on bininci kez reddettim.

jeonjungkook:
ah... şu an o kadar pişmanım ki.
keşke birlikte gidebilseydik.
kiminle gideceksin peki?

roseanne:
um... söylesem mi ki?

jeonjungkook:
söylersen daha kötü hissederim.
söylemezsen de meraktan ölürüm sanırım. sen karar ver. iki türlü de beni üzecek. ve belki rahatsız edecek :d

roseanne:
junghyuk var ya sınıf 2'de.

jeonjungkook:
ah tanrım.. cidden mi?
zaten garip bir tipti sana bakışları falan... ne bileyim gıcık bir çocuk.. ew..

roseanne:
ew? hahahah xd
şaka şaka.. mi cha'yla geleceğiz.

jeonjungkook:
şeker patlaması olacak desene.. :)

roseanne:
ew jungkook...
beni bilmem ama mi cha muhtemelen şeker patlaması yaratacak hahah :D

jeonjungkook:
ben de diğerlerini bilmem ama öyle ya da böyle seni görünce ufak da olsa bir şeker patlaması yaşayacağım.

roseanne:
öyle diyorsun demek..
so young'u görünce ne yaşayacaksın acaba bay jeon şeker patlaması yaşayan jungkook?

jeonjungkook:
bunu hep hatırlatacaksın değil mi?

roseanne:
evet :)

xoxo

Böyle alakasız saatlerde bölüm atmayı seviyorum nedense hahah neyseee oy vermeyi unutmayınız!♡ tşkk

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Böyle alakasız saatlerde bölüm atmayı seviyorum nedense hahah neyseee oy vermeyi unutmayınız!♡ tşkk

prom queen ✘ rosékookWhere stories live. Discover now