03

581 60 8
                                    

~
Taehyung üstünde ki ağırlıkla memnunca mırıltılar bırakarak tebessüm etti. Kokusu üstüne, yatağına ve yastığına işlemişti. Saç telleri hemen dibinde sayılırdı ve şampuan kokusu baskılayan kokusunu sevdi.
Jeongguk'u hep böyle güzel kokuyordu.
Güzel, alımlı, tatlı ve ondan on santim minik biriydi Jeongguk.
Taehyung ise dünyada ki en büyük sevgiyi veriyordu ona. Aşkı.
Aşk ona göre "sevgili" manasında değildi. Aşk ona göre sevginin en yüksek rütbesi idi. En saf, en güzel, en zor, en mutlu ve mutsuz edeniydi.
Bunu Jungoo'suna da hissettirmek istiyor adeta tüm evren bunun için şarkı söyleyip, dualar ederken Jungkook onu sadece arkadaşı olarak görüyordu.
Onun için daha yüksek rütbelere geçemez miydi? Ona güvenmiyor muydu? O her şeyiydi ve o nasıl onu bırakabileceğini düşünebilirdi ki?
Acıyla kalbi sızladı.
Güzel kokulu saçları nazikçe okşayıp öpücük kondurdu ve yatağa yatırdı.
Yataktaki bedenin tatlı mırıltılarla tişörtünü sıkı sıkı  tutması ile Taehyung bu tatlı manzaraya gülümseyip aklına kaydetmişti.
Ama yetinemeyip komodine uzanıp kamerasıyla da çekmişti.
Ardından tişörtünü çıkarmış ve onun tatlı kollarına bırakmıştı. Jeongguk'un cenin pozisyonda iyice büzülerek tişörtüne sarılarak kokusunu içine çekişini izledi.
O gerçekten Taehyung ile beraber yatmayı, onun sıcaklığını hissetmeyi ve onun kokusunu seviyordu. Bunu biliyordu Taehyung ve o da ona aynı şeyleri hissediyordu.
Ve onun onu bırakabileceğinden de korkuyordu.

Bu tatlı görüntüyü de kamerasıyla çekip kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitti.
Bir kaç malzemeyi çıkardı ve istediği malzemelerin eksikliği ile dolaba tavşanlı not kağıtlarından birine "Jungoo ben malzeme almaya gidiyorum ♡" adlı bir not yapıştırıp anahtarı ve cüzdanını  alıp gitti.

Platonic and true love Where stories live. Discover now