Okan onu kollarıyla sararken yüzleri ve bedenleri arasında çok az bir mesafe bıraktı. Bu çok... Çok acımasızcaydı. Ona hem bir o kadar yakın hem de bir o kadar uzaktı. Sevmedi bu saçma uzaklığı. Onun sıcaklığına kendini bırakmak için aralarındaki mesafeyi kapatmaya yeltendi ama Okan engel oldu. "Bekle..." Bekle... Şu an hayatında en nefret ettiği kelime bekleydi. Beklemek falan istemiyordu. Onu yeterince beklemişti. Daha fazla beklemeye ne gücü ne de sabrı kalmıştı. Onun olmanın ne demek olduğunu öğrendikten sonra bir daha bekleyemezdi ki... "Önce bilmem gereken bir şey var." "Ne?" dedi kızgınlığını gizlemeden. Okan ise bu kızgınlık gösterisi karşısında kibarca gülümsedi kısa bir an ve daha sonra yüzünde ciddi bir ifade yer edindi. Bu yersiz ciddiyeti de sevmemişti Yasemin. Hem de hiç. "Bir ömür boyu bana bağlı kalacağına söz verebilir misin?" diye sordu bir anda ve Yasemin yanlış duyduğunu düşündü fakat onun bakışlarındaki ciddiyeti gördüğünde önce bocaladı ve daha sonra kendine engel olamayarak kocaman gülümsedi. "Bir ömür beni sevebilir misin Yasemin? Benimle evlenir misin?"