"Anıl bey 5 ay önce sizden boşandı. Haberiniz yok mu?" Kadının yüz ifadesindeki şaşkınlık mı daha kötüydü yoksa benim beynimden çıkan sinirim mi bilmiyorum. "Hayır" dedim öfkeyle. Sonra devam ettim. "O nerede?" "Burada. İstanbul'da. Hayatına devam ediyor" dedi. Ben hayatımı dondurmuştum o ise devam ediyordu yani. Öyle mi ? Bu nasıl bir adaletti. Bu nasıl tarifi olmayan bir histi. "Peki benden ne istiyorsunuz?" dedim. "Aslında hiçbir şey. Sadece tanışmak istedim" dedi. Bir şey demeden kahvemden bir yudum aldım. "Neden ayrıldınız?" Neden ayrıldık. Nasıl bittik. Bilmiyordumki. Şiddetli bir kıskançlık belki. Yada fazla sevgi. Allah kahretsin bilmiyordum. "Bilmiyorum" diyerek gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim. "Ben bilmediğinizi bilmiyordum." Kafamı anlıyorum der gibi salladım. O sırada karşımdaki kapıdan biri girdi. Biri dediğim ise o adamdı. Anıl'dı. Nefessiz kaldım. Öylece baktım. Elimdeki kahveyi son anda masaya bıraktım. İçimdeki bütün duygular tavan yapmıştı. Eğer yarım saat önce görseydim şuan kollarına koşmak için ayaklanıyor olurdum. Şimdi ise boşanmış eski eşim vardı karşımda.