Sessizliğe bürünmüş ortamda denizi izleyerek bankta sadece düşünüyordum.Çünkü elimden hiçbir şey gelmiyordu, yıllarca oturup düşünmek ve ağlamak istiyorum ama bu mümkün değildi. Cam dolu bı küvete girip her yerime o kırık camlar batsın istiyorum.Boğazımı sanki biri yaşamamdan korkuyormuş gibi sıkıyor gibi hissediyorum.Bi kaç gözyaşı dökseydi gözlerim belki rahatlardım, ama olmuyordu ne kadar zorlarsam zorlayayım çığlık çığlığa, aglayamıyordum. Arkamdan bı ses yükseldi "Kahve içer misin ?" soruyla kafamı kaldırdım. 1.80 boylarında ,kumral yeşil gözlü bı adamdı.İki elinde'de kahve vardı birini bana uzatıyordu.Cevap vermedim kafamı çevirdim. Yan tarafımda bı ağırlık hissettim yanıma oturmuştu. Kahveyi köşeye bıraktı ve kendi kahvesini yudumlamaya başladı. Kafamı çevirdiğimde onunda benim gibi denizi izlediğini gördüm.Birden kafasını bana çevirdi, göz göze geldik. Önüme döndüm ve hemen yanımda olan kahveyi yudumlamaya başladım, en fazla ölürdüm ne olabilirdi ki başka? "İstanbul fazla güzel öyle değil mi?" aldığım soruyla kafamı çevirdim yeşil gözlü adama cevap verdim. "İçindekiler güzel olmadıktan sonra İstanbul güzel olsa neye yarar ?" önüme döndüm. Kaşlarını havalandırarak "haklısın " dedi. Arkamdan bı ses yükseldi "Abi gitmemiz gerekiyor " kafamı çevirdim büyük ihtimalle adamlarından biriydi kiminle oturuyordum ben şuan? "Umarım tekrar karşılaşırız" Cevap vermedim.Yavaşca ayağa kalktı ve uzaklaştı Arkamdan uzaklaşan araba sesi geliyordu. Yeşil gözlü adam gitmişti. ARİN ULU & ARAF KILIÇ