Derin bir uykuda olduğum belliydi. Ama Buse uyumuyordu. Yeşil, şeytani gözlerini benim üzerime dikmişti. Elleriyle kafasını koyması gereken beyaz yastığı kavradı. Ve benim yüzümün üzerine götürdü. Nasıl çırpındığımı, nasıl bir çaba içerisinde olduğumu görüyordum. Tam son nefesimi vereceğim an Buse ellerini çekti. Kafası geriye doğru gerildi, ağzı ardına kadar açıldı. Gözlerinin irisini göremiyordum, bembeyazdı. Bir çığlık yükseldi, Buse'nin kasılması geçti. Yastığı yüzümden çekti, odanın kapısını kapatıp aşağı, mutfağa doğru robotik bir şekilde yürüdü. Ocağa doğru yaklaştı ve dört ocağı da açtı. Yemek falan yapmıyordu. Ardından tezgahın arka tarafına doğru oturdu ve ölümü bekledi.