Ben çaresizliğin denizinde kulaç atan kız çocuğu. Haksızlığın verdiği savaşı başlatan kadın. Ben hissizliğin buğusu, sessizliğin uğultusu. Susturduğum öfke, susturulduğum acının ta kendisi. Ben var olduğum kız çocuğu, yaşattığım kadınım. . "Geçti." dedi, yatıştırıcı sesiyle ama geçmiyordu ve geçmeyecekti. Yaşadıklarım önümde yaşayacaklarım ensemdeydi. Onların varlığı benim iyi olmama engeldi. Ne önümdekileri silip atabiliyordum nede ensemde soluklanan gelecekten kaçabiliyordum. Ben buydum işte. Geçmiş ve geleceğin arasında sıkışmış her an bir mucize yaşanmasını dileyen, annemin ve babamın kız çocuğuydum. . Canım o kadar yanıyordu ki herkesi kırmak istiyordum. Bu ben değildim fakat bende bende değildim zaten. Bu huysuzluklarım, bu asi tavırlarım kendimden bile gitmiş olan gerçekliğimin getirisiydi. . Her zaman bir insanı en iyi yaralarından, kırgınlıklarından, tebessümüne gizlenen acısından, dolan gözlerinden, kaçırdığı bakışlarından tanıdığımızı düşünürdüm. Çünkü bir insanı acıları büyütür, yaraları olgunlaştırırdı. Marifet tebessümlerin gerçekliğini anlayabilmekteydi, marifet kaçan gözleri görebilmekteydi. .
16 parts