"Dertsiz gönlüme dert olan delici bakışları, kalbime bir ok misali saplanan simsiyah kirpikleri... Ne de güzel kısılıyordu şarkı söylerken o deniz gözleri. Acıyla kavruluyor içim, onsuz olan her saniyem gibi..." diye mırıldandı genç adam sahneye doğru ürkek bir adım atarak. Cesaretini toplamış, o asalete sahip olmak istemişti içten içe. Şarkıyı yarıda kesip sahneden aşağı attı güzel kız birdenbire kendini. Bu bir provaydı oysaki, neden bu kadar heyecanlanmıştı ki? Ah doğru ya, sahnenin önünde duran ve onun için hiçbir anlam ifade etmeyen kömür karası gözlü adamın hemen çaprazında, çocukluk aşkı onu izliyordu ifadesizce. Sahi ya, o kömür gözlü adam da kimdi? Yalnızca yakınları bilirdi oysaki prova günlerini. Yere üç metre yükseklikten aşağı dizlerinin üzerine düşmesinin verdiği etki ile sendeleyen genç kızın yardımına öğretmenleri ve kömür gözlü adam koşmuştu yalnızca. Sahi ya, kimdi bu kömür gözlü? Toplasa on sekiz yılı geçmeyecek bu hayat denilen serüvenine kim eklenmişti birdenbire? Acı ile inleyerek ayağa kalkmayı denedi, ancak vücudu kaldıramadı o ağırlığı. Rüyalar kadar güzel olan güzel kız Rüyam, o an bıraktı kendini Tanrının kollarına. PEKİ TANRI, HERKESE ADİL DAVRANACAK MI?
1 part