Zümrüt yeşili gözlerinin içindeki suskunluk bir vaveylaya dönüşmüştü. Benim mahpusanemin mahkûmu olmuştu zümrüt yeşili bir çift göz. Parmaklıklar ardında çığlıklarla boğulmuştu. Suçu ise gözlerimi esir almasıydı. Bir damla gözyaşı süzüldü gözlerinden. İşte o zaman yüreğime bir şişe içinde mektup düştü. 'Bana yardım et, ruhumu kaybediyorum ' diyordu mektupta. Gönderen ise gözyaşlarıydı. Ebediyen yüreğim kıtasındaki kan okyanusunun içinde kalacaktı o mektup. "Herkes kendi tiyatrosunun başrol oyuncusudur" "Aşk mıydı tesadüfleri seven yoksa tesadüfler miydi aşkı getiren?" "Onun gözleri yeni filizlenen bir siyah güle bürünmüştü . Cam bir fanusa hapsedilmişti sanki o gül"