Ufuğun en uzak noktasına ve ondan sonrasında var olan sonsuzluğa kadar uzanan maviliğin kıyısında, yaz mevsiminin sabahının aydınlanmakta olan o loş ışığında yürümekte yeni ustalaşmış ama dili çözmekte bir o kadar acemi olan küçük çocuk soğuk kumsalın tadını çıkarıyordu.
Üzerinde kalıp gibi duran ve kumları kepçeleyen palmiye desenli yeşil şortuna kumlar dolarken gelecekte mimar olmayacak olsa da elindeki kürekle kumu kimi zaman kendi üstüne kimi zaman yanına atarak yapay, plaj karıncaları için devasa yapay kumullar oluşturuyordu. Akdenizin o ılık rüzgarı yüzüne vururken, arkada annesi ve babası tatilin son gününün telaşı içerisindeydiler.
Çocuk yıllar sonra bile neden denizin onu hep mutlu ettiğini bilemeyecek olsa da anılarının yeni kaydedilmeye başladığı dönemde, dünyaya dair ilk anısı bu olacağı için, içerisinde türlü kötülükler barındıran bu gezegeni ve canlılarını hep sevecekti.
Plajın bitiminde başlayan çimleri ve geniş bahçesiyle bu ev yıllar boyunca ailesine ve onların vefatından sonra da ona kalacak ve belki de bu hikayenin tek tanığı olacaktı.
Adı Deniz olan - babasının ve annesinin tanışma sebebi olduğu için bu isim verilmişti ona - bu küçük çocuk yıllar boyunca buraya geri dönecekti.
Deniz eline bir çubuk aldı ve plaja bir şekil çizdi. Sadece yarısı olan bir şekil... ve işte bu inanılmaz hikayede burada başladı.Alle rettigheter forbeholdt