Lüks bir otele tatile giden dört ünlü kız: Hande, Beste, Duru ve İpek. Hande; her an soğukkanlı kalabilen, hayatında spora büyük bir bölüm ayıran bir kız ve peluş hayvanları özellikle peluş pandaları çok seviyor. Beste, adı gibi besteler yapmıyor fakat gitar çalabiliyor; sürekli espri yapıp etrafındakileri güldürdüğü gerçeğini de atlamamak lazım. Duru, resmen yaşamında telefondan başka bir şey barındıramayacak kadar bağımlı ve sırası gelince lafı on ikiden sokacak kadar yetenekli. Son olarak İpek, on sekizine girmesine az olmasına rağmen ruhu dört yaşında meraklı bir kız çocuğu gibi olan ve unicornlara inanan eğlenceli bir karakter. Sıradan bir günde, havuz kenarında otururken can sıkıntısından Hande'nin ortaya attığı bir iddia: Kapıdan girecek olan ilk dört erkeği kendilerine aşık etmek. Temeli çürük bir aşk oyununa, radyodan kazandıkları yarışmayla; aynı lüks otele iki ay konuk olacak dört talihsiz genç erkek: Deniz, Görkem, Can ve Ege. Deniz, her an ciddidir fakat; Vine çeken biri olduğunu göz önünde bulunduracak olursak bayağı komik bir çocuk ve müziğe de yatkın. Görkem, tıpkı Beste gibi gitar çalabiliyor fakat bu onu bir Beste Enes yapmaz, laf sokamayacak kadar üşengeç çünkü. Can, Ege'nin ağabeyi ya da bakıcısı desek daha doğru olur. Yaşına göre bir hayli olgun ve o resmen bir yürüyen ego, önde egosu arkada kendisi diyebileceğimiz türden. Ve Ege, haribolar için havada üçlü ters salto atabilme potansiyeline sahip; İpek gibi ruhu çocuk bedeni genç biri. Ayrıca o kadar hareketli ki, göz açıp kapayıncaya kadar beş kilometre ötenize ışınlanabilir. Kendilerini bihaber ortaya attıkları bu aşk oyunu, ya bir oyun olmaktan çıkarsa? Tüm gerçekler su yüzüne çıkınca sahte olan her şey, gerçek olacak. Peki kahramanlarımız her şeyin bir oyun olduğunu öğrenince yaşanacaklar, ya tepkileri
2 parts